Hocam sizleri severek beğeniyle takip ediyorum,
Az önce köpek besleme konusuna ilişkin yorumlarınız vardı ilgimi çekti.
Bu konuda kafama takılanları sormak istiyorum müsaadeniz olursa.
Malumunuz 1980 li yıllara kadar köpek kuaförleri pet shoplar filan yok. Bildiğimiz köpek türleri de çoban,av,kurt,Sivas kangal ve polis köpekleri ile sınırlı.
Ashabı kehf’in köpeği de dışarıda duruyor. (mağaranın kapısında)
Şimdi gördüğümüz evlerde beslenen süs köpeklerinin hiç biri yok.
Aklıma takılan; 1)Bunlar Allah’ın yarattığı birer cins köpek midir yoksa sonradan onu bununla bunu şununla ve sair yöntemlerle insanların müdahalesi sonucu tabii ki yine Allah tarafından yaratılan cinsler midir?
Elbette dinimiz bütün hayvanları sever değer verir hayvan haklarını en güzel bizim dinimiz savunur yaşar ve yaşatır bunu biliyoruz.
2) Hal böyleyken dinimizi en güzel şekilde yaşayan sahabeyi kiramdan bu yana 1980 lere kadar ne diye köpek bu kadar sahiplenilmemiş ve söz konusu cins süs köpekleri yok.
3)Ve tabii ki biliyoruz Kur’an da geçen hayvan isimleri var hatta ayetlerin içinde hayvan isimleriyle anılan var fakat onların hiç birisini alıp eve koymuyor veya bunlara bir takım müdahaleler ile evde sahiplenilmeye uygun hale getirmiyoruz.
4)Hayvanların yaratılış itibariyle doğal ortamlarında daha mutlu oldukları ve onların yaşantısına müdahale ederek “bizce” yaşantılar dayatmamızın iyi olmadığı düşüncesindeyim. Kİ bu dayatmalar ile söz konusu hayvanların fıtratlarında değişiklik olduğu salgıladıkları ter ve salyalar ve davranış özellikleri ile farkına varıldığını zaman zaman okuyoruz.
5)Ve yine kaldı ki sahiplenmenin bir çok hem de epey çok insan tarafından sadece bir MODA gösteriş özenti olarak belli bir süre devam ettiği hevesi geçtiğinde de vazgeçtiğini biliyoruz.
6)Ve yine geçmişten bu güne gazetelerden okuduğumuz hatta bizzat müşahede ettiğimiz üzre gerçekten çocuklarından daha çok köpek sahiplenme duygusunda olanları biliyoruz.
Yetim başı okşamak yerine köpek başı okşamanın kutsandığı bir ortamı yaşıyoruz.
Canım onu da okşasın köpeği de okşasın değil mesele. Kuaför ve pet shop ve sair masrafları biliyorsunuz çok ciddi bir sektör ciddi bir Pazar oluşturdu.
Konu öyle bir hal aldı ki köpek sevenler yüzünden köpek sevilmez oldu. Zira öylesine bir kutsiyet atfediliyor ki biliyorsunuz koynuna alıp yatacak derecede sarılıp okşayıp koklayıp öpecek derecede akla ziyan bir haldeyiz. Diğer hayvanların ağzı dili olsa AKDIN HAKLARI diye bağıranlar misali tavuk hakları inek hakları diye bağıracak bizi de evinize alın diyecekler.:))
Yani 1980 lere kadar (efendimiz döneminden bu yana) evlerde köpek beslemiyorduk da bu köpekler sokaklarda aç biilaç kalıyor ölüyor leşlerini belediye mi topluyordu
Konu daha da uzatılabilir ama yeteri kadar uzun oldu zaten özür diliyorum.
Selam ve saygılarımı arz ediyorum
Mehmet Hancıoğlu
önceki mesajımda unutmuşum yazmayı. Bir tane de kadın alim çıkarmanız mümkün mü? mesela Hidayet Şefkatli Tuksal? zira kur an’a en çok yüklenilen konu kadın ve hakları ama ortada onların düşünceleri konuşan erkekler dışında kimse yok.
“açık bir kitap değil demek kadar zıvanadan çıkmış bir akıl olamaz”
şimdi bu tip üstten bakma cümleleri de insanları dışlıyor. “inanılmaz bir detay var” diye devam ediyor erdem bey fakat kusura bakmayın ortada düzgün bir meali dahi yok kitabın. insanlar alayım okuyayım dediklerinde nisa 34 e gelince “dövün” yazmayan meal yok mesela. tabii ki entellektüel müslüman olmamız gerektiğini savunuyorum. İşin ilginci Erdem Bey ile başladım dine diyebilirim. Allah razı olsun kendisinden. Sonra Süleymaniye vakfı, caner taslaman siz, mehmet okuyan falan diye devam etti. Yalnız bunu hakikaten kabul etmek lazım. Kendimden örnek vereyim. ortalama zeka bir insanım. yani en azından bu maili yazabildiğime göre kitaptan sorumluyum. Erdem Bey’in yine tv8’deki ilk programları ile birlikte açıp okumaya başladım. Ama gerçekten çok çok zorlandım ve zorlanıyorum. Öyle çeviriler var ki lanet olsun ya böyle bir şeyi yaradan söylemişse o yaradan çok kötüdür diyorsunuz. Bunu başka bir hocaya söyledim. dedim “ya ben bunu anlayamıyorum.” dediği şu oldu “allah senin kalbini kapadı onun da ayeti var oku” haydaaa şimdi 🙂
Bir şey sorayım. Şimdi geçen eşcinsellik hakkında bir soruya cezası kuran’da ölümdür denmişti. Sanırım sülaymaniye vakfının konuşmaları olabilir. Bu gerçekten doğru mu? Çünkü şöyle bir durum var. Eşcinsellik eğer anomali bir durum yok ise bildiğim kadarı ile psikolojik bir sorun. Hatta tedavi de edilebiliyor. E böyle bir şey için böyle bir hüküm doğru mu?
bir de şu konu bir türlü netleşmiyor. Müslüman olmayan insan ne kadar iyi olursa olsun cennete giremeyecek mi? Geçen Caner Taslaman’ın da böyle bir videosunu izledim ondan soruyorum. Allah’ın iyi algısı ile bizimki farklı diye. O namaz oruç falan diyor ama Allah’ın bunlara zaten ihtiyacı yok ki? mesela şu kadın gidemeyecek de 5 vakit namaz kılan ama hırsızlık yapan mı gidecek? http://www.goalsdaddy.com/news/nigerian-boy-saved-by-anja-ringgren-loven-story/
Bir de herkese yaptığım gibi size de ufak bir eleştiri ama yapıcısından.
Ya şu esra elönü’ye çıkmayın allah aşkına. Siyasete girmeyelim diyorsunuz ama giriyorsunuz. Ensar vakfı’nı kötüleyemeyen Süleymaniye Vakfı çıkıp chp’yi bu işten ekmek yemekle falan suçluyor. Erdem Bey çıkıyor olmasaydı da olurduk falan çıkışları yapıyor. (eski kayıt) Gerek yok bunlara. Evet belki kimseyi, Allah’tan başkasını tanımadığını ima ediyor ama o porgramda onu deyince üzerine de mevcut, dini sömürünün gırla gittiği iktidara tek kelime etmeyince bence hiç hoş durmuyor. Siz de çıkmayın o yüzden. Zaten Esra Hanım’ın derdi muhafazakar kesimin Ayşe Arman’ı olmak. Gerek yok. Neyse tabii bu sizin gibi insanları sevdiğimiz için bir eleştiri. Öyle alın lütfen. Gerçi çıkın çıkın siz ne kadar anlatırsanız o kadar akılla kuran okuyanlar çoğalacak.
Tekrar sizden de bu dini birazcık daha öğrenmemize vesile olan başta Erdem Bey’den ve diğerlerine selam ve Allah razı olsun.
mre bey,
iyi günler dilerim .Adım Emre karatekelioğlu
Tıp doktoruyum.Dün gece konuklarınızla sohbetinizde Mekke de Kuran- Kerim ‘in nazil olamaya başladığı dönemdeki cahiliye toplumunun daha önceden rabbimizi ilkelerinden haberdar olduğu ve bu nedenle herşeyin sıfırdan başlamasının mümkün olmadığı belirtildi.
Bu bilgiler doğrultusunda Yasin suresi 5. ve 6. ayetleri nasıl yorumlamalıyız.
Bu kitap,babaları (yakın ataları) uyarılmamış
ve gaflette kalmış bir toplumu uyarman için alemleri rabbi Allah tarafından tenzil edilmiş(indirilmiştir).
Acaba İslam öncesinde Tevrat ve İncil hayat için bir gerçek bir referans alınmadığı için
Sadece tek Allah inancı kalmış , ama bu inancın hayata yansıması gereken ilkeleri unutulduğu için ,bu toplum gaflette kalmış olabilir mi?Çünkü kuranın indiği dönemde Mekke de Yahudi ve Hristiyanlar olmalı yada yakın coğrafya nedeniyle ticari, sosyal ilişkiler olmalı.Buna rağmen rabbimiz uyarılmamış ve gaflette kalmış vurgusunu yapıyor. Bu durumda yüce kitabımızın indiği dönemde sanki herşey yeniden başlıyor değil mi?
Bu arada sevgili peygamberimizin babasının adının ABDULLAH yani Allah’ nın kulu olduğunu da hatırlayalım.
Sevgi ve selamlarımla ..
Başarınız daim olsun, Allah ilminizden yararlananların sayısını arttırsın ve hepimize
bu güzel günlerde ilmimizle amel etmeyi nasip etsin.
selam,
programda bir hafız örneği verildi, sadece cam açarken işe yaradığı gibi terbiyesizce de bir yorum yapıldı. sizde peşinden öyle okumanın bir sevabının da olmayabileceğini söylediniz. size tüm sevgimi kaybettim ve sizi o an bir cahil gibi düşündüm ki değilsiniz. o zaman amaç ne…
soruyorum..
1-namazda kuran okumak farz mı , kuran dan bir ayet okumadan namaz namaz olurmu
sabah namazında mumkun olduğu kadar uzun kur an okumak gerekiyormu
2-allahın mutlaka arapça öğrenin gibi bir emri varmı
3-kuranın çevirisinden namaz kılınır mı (ki konuklarından biri meallerin kuranın tam anlamı olmadığını söyledi)
4- sizcede allah günde en az 5 defa kuran okumamızı emretmiş mi.
5-kuran okumak en buyuk sevaplardan birimi..
6- o an söylediğiniz kelime ağzınızdan yanlışlıklamı çıktı.o kısmı kendiniz tekrar izleyecekmisiniz.
7- izledikten sonra kuran okumanın önemiyle ilgili ileriki programlarınızda konuk çağıracakmısınız..
Selamlar.. ya ben sıradan bir müslümanım, ama siz hocaların kuranmı, sünnetmi, öncelik kuran, biz kurana inanıyoruz, hadisler olurdu olmazdı vs. konuşmalarına bir anlam veremiyorum… akademik bilgimde sizinki kadar değil ama mantığım benim şu…. hocam ilk müslümanlar kuran diye bir şeye inanmadılar ki, veya bir meteor gibi gökten bir kuranda inanmadı, benim bildiğim gibi Hz.Muhammed(s.a.v.) geldi. Benim şu ağzımdan çıkan şu cümleler Allahın ayetleridir dedi.Çevresindekilerde Hz.Muhammed(s.a.v.) İn ağzından çıkan şeylere inandı. Hatta ilk dönem hafızlar vardı.Kitaplaşma Hz.Osman zamanında oldu. Yani Hz.Muhammed’e inanmadan Kurana nasıl inanılır. O Allah birdir dedi bende resulüm. Biz onun dediğine inandık. Elimize havadan düşen bir kurana inanmadık. Onun dediklerinide daha öncekiler söylemedi. Museviler Tanrı ile insanı güreştirdiler. Hristiyanlar üçlemeye inandılar. Niceleri putlara inandı. Hz.Muhammed(s.a.v.) söyledi biz peygambere öncelikle inandık. Bunu bir tefekkür etmenizi arz ederim.
-ı Allah, mekandan münezzeh olduğu gibi şekilden de münezzehtir.
İnsan aklı O’nu kavrayamaz. Akıl, O’nu tasavvurdan acizdir. O, hayal de edilemez.
Peygamber (as): “Allah’ın yarattıklarını düşününüz, fakat Allah’ın zatını düşünmeyiniz. Gerçekten siz O’nun şekli hakkında bir bilgi edinemezsiniz. Allah, hayal ettiğinizden başkadır.” Buyurur.
Kur’anda: “O’nun hiçbir benzeri yoktur.” Buyrulur. (Şura:11)
Allah, yarattıklarından hiç birine benzemez. Çünkü; Allah’ın misali ve benzeri yoktur. Hiçbir şey de O’na benzemez. Allah’ın isim ve sıfatları sonradan yaratılmamıştır. Ezeli ve ebedidir.
Kur’andaki: “Ellerimle yarattım” (Sad:75) ve “Eller üzerinde seçip çıkardı” (Al-i İmran:33) ayetlerdeki el, güç, kuvvet ve kudret demektir. Allah’a asla el düşünülemez. El ve terazi gibi kelimelerin Cenab-ı Allah’a nisbeti mecazidir, hakikat değildir.
… Örneğin, tütünlerde <> hastalığını yapan virüs, doğrudan doğruya ELEMETLERDEN OLUŞMUŞ bir moleküle (Alkan molekülüne) benzediği halde (kendini) çoğaltabilir/üretebilir. Dolaysıyla da CANLI/canlanma/hayat/ruh bulma özelliği gösterir.
HAYAT/can/ruh YAPAN MADDE
… Örneğin, bütün canlu varlıklarda bitki, hayvan ve insan bedenleri HAYATI/canı/ruhu yapan madde <> dır.
Gösterdikleri bütün ayrılıklara rağmen bitkiler, hayvanlar ve insan bedenlerinin birtakım ORTAK özellikleri vardır. Örneğin, bütün canlı bedenlerde hayatı yapan madde <> dır.
Protoplazma bitki, hayvan ve insan bedenlerinde değişik biçimler/şekiller alır. Hatta, aynı bitki, hayvan ve insan bedelerinin, başka başka yerlerinde (kas, sinir, kemik vb) bile, değişik biçimlerde görülebilir. ANCAK, esas olarak, BÜTÜN PROTOPLAZMA maddeleri BİRBİRİNE BENZER ve hepsinde 42 element bulunur.
Sayfa: 705, Canlıların/bedenlerin Yapı taşları
…Hücreler soluk alır, beslenir, bedenin bütününden ayrı olarak doğar/oluşur, ayrı olarak ölürler (;Yani, bedeni oluşturan hücrelerin ömrü çok kısa “122 gün” olup, bedenin ölümüyle, ölmezler. Her beş senenin sonundaki hücreler ile beş seneki hücreler tamamen yenilenmiştir. Bir diğer değişle, bu beden beş sene önceki beden değildir! İ. Hakkı Erzurumlu, Marifetname). Hücre hayatını sürdürmekte, asıl bedenden yardım gördüğü gibi, kendisi de bedenin yaşamasına yardım eder. (Unutma ki, her hücre bir bireydir! Ortalama, ben dediğiniz bir beden 100 triliyon hücreden/bireyden oluşmaktadır. X geni ölüme karar verince, Alkan üretimi sona erer ve beden ölür. Tohumlar ölmez! Tohum sürekli olarak ölen bedenleri diriltir/tekrar tekrar oluşturur.)
HAYAT/can/ruh bir tek hücre/tohumların içindeki kan hücresi ile başlar.. Vücuda meydana getiren sayısız hücreler, İşte bu TEK/ahad hücrenin kendisini kopyalaması/üretmesinden meydana gelir. Tek hücre, yalnız GELECEĞİN bedenlerinin hazırlayıcısı DEĞİL, aynı zamanda da GEÇMİŞİN DNA ve genetik TÜM özelliklerini de taşıyan bir birimdir. (Ana rahmine düşen sperm, ceninin cisminin/bedeninin LEVH-İ MAHVUZUDUR. Levh-i Mavuz bu alemin aynısı/aynasıdır!)
HAYATIN/canın/ruhun TEMELİ
Bütün canlılar (tohumlar/bedenler) peltemsi (menimsi) bir madde olan protoplazmadan meydana gelmiştir. Her bitki, hayvan ve insan protoplazması başka bitki, hayvan ve insanların protoplazmasından şekil olarak değişiktir. Yalnız, protoplazmaların ORTAK özellikleri vardır.
Bir defa, hepsinde şu esas 42 çeşit ELEMENT bulunur… protoplazmanın yapısında kırk iki çeşit element olduğu tesbit edilmiştir. (İster kanın, isterse bedenin oluşumunda hep bu 42 çeşit element vardır ve EVRİM KANUNDUR.
Gelişim Genel Kültür Ansikl., Cilt: 4, Doğamız, sayfa: 6
Yaşamın Temel Özellikleri
En basit canlı yaratık (bitki, hayvan ve insan tohumlarındaki kan hücresi) (4) TEK bir canlı birimden, yani, hücreden oluşur. (erkek “o+”, dişi “>”, DNA ve genler)…
Farklı görünümlerine karşın, bitkiler, hayvanlar ve insan bedenleri BİRBİRİNDEN sadece yaşamın temel faaliyetlerini yerine getiriliş tarzında ayrılırlar. (Evri Teorisi, bedensel değişiklik/şekillerden giderek, teoriyi ispanlamaya çalışmaktadır. Oysa, bitki, hayvan ve insan hücrelerini/bedenlerini oluşturan aynı elementlerdir)
Sayfa: 14
Şifrelerin Sırrı
…;(DNA) Merdivenin yanları ardaşık bir sırayla dizilmiş fosfat ve dezoksiriboz şeker birimlerinden oluşur. Her kıvrımda, NÜKLEİK ASİT bazlı elementsel bileşiklerden birbirine bağlı İKİ ÇİFT bulunur. Bu bazlar yalnızca DÖRT tanedir: 1. Adenin (A), 2. Timin (T), 3. Sitonin (S), 4. Guanin (G). Birbirinden farklı, ancak birbirini tamamlayacı yapıları nedeniyle A yalnız T ile, S ise yalnız G ile birleşebilir
Âdem’i yarattık da bütün meleklere Âdem’ secde edin dedikte, bütün melekler secde etti. Ama İblis secde edenlerden olmadı.
Âdem’e mi, secde ediliyor, yoksa Ana mı Kutsal (Kut-s-Al)
İki gören ŞAŞIDIR! İki görmeyen bir tek müslüman var mı?
Allah ahad’dir. Bende varım deyince tek varlık Allah mı oluyor, yoksa: Allah ve ben ikikişi mi oluyoruz?
Nisa S.:
1. Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan/özden/ruhtan yaratan, ONDAN eşini vücuda/bedene getiren ve O ikisinden birçok erkekler ve dişiler üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının…
Bir tek canlı kim? Ondan eşini bedene getiren kim? O İKİSİ kim?
Kendini bilen Rabbini bilir değil! Kendi bedeninin oluşumunu bilen Rabbini (Ab-ı hayat suyu, Alkanını) bilendir. Kalıtımı bilendir. Kalıtım sadece ana-babadan geçmez. Bizden önce oluşan tüm bedenlerden/ilk oluşan Alkan hücresinin oluşumundan günümüze devam eder. Kalıtım, tüm ırkları yok eden ve gerçek bilimdir.
Kalıtsal hastalıklar geçiyorda, DNA ve diğer genler geçmiyor mu? Genlerin tek başına geçmesi mümkün değildir. Çünkü, genler tohumun/spermin içindeki kan hücresi içindedir. O kan hücresi içinde erkek “o+”, dişi “>”, DNA ve genler birliktedir ve birlikte geçer.
Hiçbir tohum çocuklarını veya çocuklarımızın bedenlerini yaratmaz. Toprağa veya rahimler düşen her tohum kendi bedenlerini yaratır. Onun ırkı olamaz!
Târık S.
5. İnsan, neden yaratılmış olduğunu bir baksın (Ey insanlar! Ben dediğiniz bedeninizi yaratan bir/Ahad sperm değil mi? O Yoksa, ben dediniz beden oluşması mümkün mü?
6. Fırlayan bir suyun BİR/ahad parçacığından yaratıldı (o insan değil, beden!) o.
7. Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su (sperm).
8. O Allah, o (ölen) insanı (değil, bedeni) TEKRAR hayata (sperm rahimlere düştükçe) DÖNDÜRMEYE elbette KAADİR’dir.
Kıyamet S.
37. O (insan veya ben dediğiniz beden, rahimlere) dökülen meniden BİR/ahad sperm değil miydi?
39. Nihayet, ONDAN iki çifti (1. Çift: Adenin + Timin) ERKEYİ ve (2. Çift: Sitozin + Guanin) dişiyi vücuda getirdi.
40. Peki, bunu yapan (sperm/tohum toprağa/rahimlere düştükçe) ÖLÜYÜ (ölen sap-saman/leş denilen bedenlerdir. Tohum/sperm değildir!) DİRİLTMEYE güç yetiremez mi?
-eden için besin, gıda gerekir mi? Yediklerimiz mide ve barsaklarda emilerek, tamamı KARACİĞERE gider ve ALKAN oluşturulur. Bedeninizde yediklerinizi değerlendirecek bir organ yoktur.
MEVLÂNA, Mesnevi, II. Cilt, Çeviri: Veled İZBUDAK
Üçüncü Basım
İstanbul. 1957 – Maarif Basımevi
Sayfa: 21, Beyt: 255
“Yüzbinlerce ‘LÂHAVLE’ okuyan ŞEYTAN’a bak, ey Âdem (erkek), İBLİS’i gör, bak, nasıl YILANDA (Tıppın sembolü) gizlenmiş!
İstanbul. 1960 – Milli Eğitim Basımevi
I. Cilt, Sayfa: 310, beyt: 3895
“O zaman, yüzlerce Âdem’in perdesini yırtar, yüzlerce yeni müslüman olmuş suçsuz, günahsız İblis yaratır!” diyor.
Hayat Ansikl.: Celâlettin Rumî(Mevlâna), Sayfa: 820, I. paragraf
“… Mevlânâ da, bu yüzden, şiirlerince FARSÇA kullanıyordu. Hatta, buna üzülerek söylediği şu mısra pek ünlüdür.: <> (Her nekadar Farsça söylesem de aslım Türk’tür). demişler!
Hayat Büyük Türk Sözlüğü
HİNDÛ (hi. F.). Hind’in BRAHMAN ahalisinden adam, BRAHMA DİNİNDE Hindli. diyor.
-Mevlânâ Hz. nerede doğmuş ve ailesi kimmiş görün.
Hayatta kendimi hic bir zaman bu konuda kandirmadim yok kalbim temiz yok tursu yok lahana,56 yasima geldim her zaman cevremi izlerim 100 oruc tutan insanin icinden kac tane adam gibi adam cikar diye sorarsaniz sanirim bir elimin parmak sayisi kadar en yüksek ihtimal olabilir bu arada dikkat ediniz olabilir diyorum var demiyorum daha da az cikabilir sayin radikal dinci hocam.
Merhabalar.
Bir fabrikatörün işçilerine “rızkınızı ben veriyorum” demesi ile, bir alimin, bilgisini paylaştığı kişilere “bilginizi ben veriyorum” demesi arasında fark var mıdır? ikisinin davranışları nasıl olmalıdır? Şu yazı hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum. Teşekkür ederim:
15 gün kadar önce, pdf formatında paylaştığınız “Allah’a Öğretilen Din” kitabınızı bilgisayarıma indirip fırsat buldukça okudum ve bugün bitirdim.
TEŞEKKÜR EDİYORUM…!
58 yaşında, ODTÜ mezunu elektrik mühendisiyim ve son 12 yıldır yurtdışındayım (son 5 yıldır Suudi Arabistan – Cidde kenti). Kendimi bildim bileli, “inanan” bir kişiyim ve son 8 yıldır da namazlarımı ihmal etmeksizin, düzenli olarak kılıyorum.
Kitabınızı okudukça, başlarda hadislerin nasıl tutarsız ve güvenilemez oldukları açıklamalarınızı, 1- Müslümanlığımızın Sorgulanması, 2- Kuran’ı Kerim İle İlişkimiz, 3- Dinin Kaynağı ve Metodoloji Sorunu, 4- Hadisler Neden Dinin Kaynağı Olamazlar bölümlerindeki görüşlerinizi keyifle ve ilgiyle karşıladım.
5- Peygamberimiz ve Peygamberlik Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar, 6- Tevhit Dinine Uygun Olmayan Bazı İnanç ve Kabuller bölümlerini okuduğumda ise derinden sarsıldım. Çünkü örnekleri ve sebepleri ile ayrıntılı şekilde açıkladığınız “doğru bilinen yanlışlar” ve “uygunsuz bazı inanç ve kabuller” çoğu insan gibi benim de din algımın parçalarıydılar!
Ne yazık ki, Türkiye’nin en iyi üniversitesinden mezun bir mühendis olmam, 58 yaşın verdiği yaşam tecrübesinin de avantajı ile çok gelişmiş bir analiz ve öngörü deneyimine sahip olmam, son 8 yıldır dinin temellerini esas alarak ibadetlerime dikkat ediyor olmam, halen İslam dininin kaynağı olan ülkede ikamet ediyor olmam, Allah’tan başka bir ilah tanımamam, benim de birçok “sıradan” insan gibi saçmalıklara ve asılsız inançlara kapılmama engel olamamış.
Kitabınızın özellikle 5. ve 6. bölümleri adeta balyoz gibi başıma indi. Yazdıklarınızın, görüşlerinizin %99 una yürekten (ve tüm aklımla) katılıyorum. Bu kitabı yazdığınız için size teşekkür, beni bu kitapla buluşturduğu için de Allah’a hamt ediyorum. Kitabınızdaki her bir bölüm, deyimin tam anlamıyla “gözümü açtı.” Şirke kaydığımın farkında olmadan, yaratıcımıza (ve peygamberimize) karşı terbiyesizlik ettiğimi fark etmeden, asılsız kabullere, safsatalara kapıldığımı anladım. Dilerim, bundan sonraki yaşantımda İslam’a ve Kur’an’a aykırı düşebilecek herhangi boş (ve yararsız) düşüncelere, zanlara kapılmam.
Bu noktada, hissettiğim bir başka sıkıntımı dile getirmek isterim. Son 20 yılda Kur’an’ın 3 değişik tercümesini okudum. Aralarında ne kadar fark var bilemiyorum (zaman geçince önceki tercümedeki ayrıntıları unutuyorum), ama genel olarak algıladığım husus şu ki, her çevirmen (doğal olarak) kendi algısı çerçevesinde çeviri yapıyor. Örneğin, hepsinde de, Maide – 6 da, aptes alırken “ayakları yıkayın” diye aktarılmış, oysa burada ana dili Arapça olan arkadaşlar, aynı ayeti “başı ve ayakları mesh edin” diye yorumladılar. Geçmiş olayların kıssaları ve hikayeleri durumunda böyle ayrıntılar pek önemli olmayabilir (Musa firavun karşısında nasıl mucize gerçekleşmiş ise, Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle nasıl sınamışsa bugün için küçük ayrıntıların pek bir önemi yok), ama bugünkü yaşamımızı Kur’an’a göre düzenlemek istediğimizde yaşayan ayrıntılar önemli oluyor (bir başka konu da, “recim” meselesi, ki çevirilerin çoğunda evli / bekar ayrımına göre recimden söz ediliyor, oysa orijinal Kur’an metninde böyle bir ayrım –ve recim– yok). Yani, çevirmenler de istemeyerek de olsa hadislerin, hikayelerin etkisinde kalarak yorum yapıyorlar. Arapça bilmediğim için de, orijinal metni okuyarak çıkarım yapmam olanaksız.
Bana tavsiye edebileceğiniz en gerçekçi, en katışıksız / katkısız, doğruya en yakın olduğunu düşündüğünüz bir Kur’an çevirisi var mıdır?
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum ve tekrar teşekkür ediyorum. Allah yolunuzu açık etsin.
Kiymetli hocam , sizi uzun zamandir takip etmekteyim. Sizlerle (Caner Taslaman)sosyal medyada tanismadan once bende kendimce bu fikirleri savunuyordum. Kurani Kerimden koptugumuzu Allahin kelami yerine kul kelamina itibar ettigimizi yanlis yolda oldugumuzu savunuyordum. Tabi ki bu dusuncelerden dolayi az tepki almadim 🙂 ama mantigim ve kalbim hep tastik etti beni. Ben tahammul edemiyorum camilerde Allahin ismiyle peygamberimiz Hz.Muhammedin isminin yan yana yazilmasini bana buyuk şirk olarak geliyor. Bilmiyorum ne kadar hakliyim.
Neyse lafi cok uzatmayayim. Allaha ogretilen din kitabinizdan iki tane aldim biri cok sevdigim bir dosta hediye ettim 🙂
Digerini keyifle ve zevkle okuyorum. Size sorum şu olacakti ben arapca bilmiyorum evimde dort ayri ceviri var sizin tavsiye edeceginiz bir ceviri var midir ?
Umarim bir gun karsilasmak nasip olur. Saygilarimla.
Merhaba Emre bey, size iletişim adresinden yazamadım. O yüzden buradan yazmak zorund kaldım.
Çalışmalarınızı takdirle izliyorum.
Yorumlarınıza uygun/yakın, çağdaş bir Kur’an-ı Kerim tefsiri almak istiyorum. Hangi tefsiri tavsiye edersiniz. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’i bilimsel ve sistematik bir şekilde inceleyen bir kitap tavsiyeniz ne olabilir?
Şimdiden ilginize çok teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.
Esen kalın.
hadisler hk görüşlerinize bende katılıyorum işin ilginç tarafı şeytanın boş durmadığını ve diğer kitapları değiştirdiğine iman eden müslümanların konu kendi dinimiz olunca hiçbir bilginin bozulmayacağı yanılgısına düşmesidir. Allah Kuranda (Hicr Suresi 9. ayet) Kur an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız. buyurmuştur ama teşbihte hata olmasın antivürüs programı olmayan korumasız hadisler ortadır ve şeytanın tek mecrası hadislerdir
Selamun aleykum hocam ,Calismalarinizi yakindan takip ediyorum .Benim aklimi karistiran konu nesh konusu bakara 106 da bahsedilen nesh islamin doger dinleri neshindrn bahsetmezmi .Bn boyle dusunuyorum arastirdigim kadariyla cok fazla itilaf var bu konuda, Yardimci olursaniz cok sevinirim.ikinci bir hususta bakara 62 ile ali imran 85 ayeti celiskili gibi anliyorum bn yardimci olursaniz cok sevinirim simdiden tesekkur ederim.
Kitabınızı aldım. Elinize sağlık. Mükemmel olmuş. Peki şunu anlamaya çalışıyorum, eğer namaz ile ilgili hadisler olmasaydı namaz nasıl kılınacaktı. Bu konuda bilgi verirseniz çok mutlu olacam, çünkü burada bir türlü cevap bulamadım.
Saygılarımla.
selamun aleykum abi peygamberimiz zamanından bu zamana kılınarak aktarıldığını düşünüyorum ben sonuçta belli başlı şeyler.tabi bunlara eklemeler olmuştur hadisler üzerinden ögle ve yatsı namazı için farzdan önce ve sonra 4 rekat namaz kılana cehennem ateşi haram kılınmıştır hadisi gibi ama kılına kılına geldiği için değiştirilme olmadığını düşünüyorum zaten şöyle bir şey var ibadetin sayısı olmaz birine 10 tl de yardım edebilirsin 100 tl de onun gibi düşünüyorum ibadet her zaman ve istediğin kadar yapılabilinir ama namaz hakkında peygamberimizi örnek alıyoruz kendi düşüncelerim bunlar benim
Bugun son kitabinizi bitirdim, cok guzel bir kaynak olmus.
Bilmiyorum bu ortamdan insanlara bilgilendirme yapiyor musunuz ama uzun zamandir aklima takilan ve cevabini arastiriken baskalarina da danistigim bir konu var. Bu konuda sizin de fikrinizi ogrenmek isterim…
Kur’an da les yemenin yasaklandigi yaziyor. Bu nedenle balikcilarda satilan baliklarinda kesilmeden olu olarak satilmasi konusu bu nedenle kafami kurcaliyor. Bazilarndan duydugum kadariyla ve internnette gordugum cevaplarda bir hadise dayandirilarak yenebildigi iletiliyor.
Tabiiki hukum vermiyorum, cunku gercegin ne oldugundan insanlar bu sekilde satin alip yediklerinden dolayi emin degilim sadece ve dogruyu bir gun bulacagimi dusunuyorum. O zamana kadar kendimce uzak duruyorum. Siz bu konuda ne dusunuyorsunuz?
İLAHİ SÖZLER ve BEŞERİ SÖZLER 8. 6- AYETLERİN HAKKI:
(I) Ayetlerin, ÜSTÜN OLMAK VE AYKIRI OLUNMAMAK
HAKKI (Kur’an-ı Kerim’den SORUMLU TUTULACAĞIZ):
Ayetler,ilahi kural oldukları için, beşeri sözlerden ve beşeri sözlerin yazılmış hallerinden ÜSTÜN TUTULMASI VE BEŞERİ SÖZLEİN HİÇ BİR AYETE AYKIRI OLMAMASI BAKIMINDAN:
Kur’an-ı Kerim’İN Hakları ve Özgürlükleri TAM OLARAK
KORUMAYA YÖNELİK OLAN HAK SİSTEMİ’NDEKİ YERİ
İLAHİ ALAN:
=HİÇ BİR KURAL KUR’AN-I KERİM’E AYKIRI OLAMAZ=
KUL OLMAK=ALAH’A TESLİM OLMAK: HERŞEY HER AN ALLAH’A MUHTAÇ, HER İNSAN HATA YAPAR
BİLİMSEL OLMAK=GERÇEKÇİ OLMAK: AKIL SINIRLI SONSUZLUKLARI KAVRAYAMAZ, HER İNSAN HATA YAPAR
* * * * * * * *
BEŞERİ ALAN
Beşeri Sözlerin ve uygulamalar(HADİS, SÜNNET, KIYAS, İÇTİHAT, KANUN, KURAL VE DİĞER İNSANİ BİRİKİMLER)ın yardımı. Hiçbirisi asla Kur’an-ı Kerim’e aykırı olamaz
Beşeri alan, AKIL SÜZGECİNE TABİ OLAN ALANDIR.
Beşli organlar da ancak kendinden üstün olan organların kurallarına uygun olmak şartı ile kural koyabilirler.
=HİÇ BİR KURAL KUR’AN-I KERİM’E AYKIRI OLAMAZ=
-68-
A.a) İLAHİ SÖZLER ÖLÜMSÜZDÜR, DEĞİŞMEZ; ancak yaratan ve
yok eden Yüce Allah değiştirebilir.
c) İlahi sözler, sonsuz kapsamlıdır (Bütün sorunların çözümleri vardır ).
d) İlahi sözler, insanlar da dahil bütün yaratılanların akıllarının sınırlarını aşar.
e) İlahi sözler, sınırlanamaz. Yani, açıklamalarının TAM OLARAK BİTİRİLMESİ, İNSANLARCA, MÜMKÜN DEĞİLDİR, bu yalnızca Allah’a aittir. Ancak, ilahi sözleri anlamaya çalışmak ve uymak her insana görevdir, tıpkı; görme örneğinde ( İnsan gözü ancak belirli bir mesafeyi görebilir, SONSUZLUKLARIN TAMAMEN GÖRÜLMESİ ALLAH’A AİTTİR, ama insan, sonsuzlukları göremiyorum diye GÖZÜNÜ KAPAMAZ, BAKAR VE GÖREBİLDİĞİ KADAR GÖRÜR. ) olduğu gibi.
B.a) BEŞERİ SÖZLER, insan sözleridir. ÖLÜMLÜDÜR, DEĞİŞİR,
yani belli bir süre sonra, DOĞRU OLAN SÖZ, YANLIŞ YA DA
GÜLÜNÇ HALE GELEBİLİR. Örnek: ‘’ BİR GÜNLÜK YOL
YAKLAŞIK OTUZ KM.DİR ‘’ sözü, 16. yüzyılda doğru iken,
20. yüzyılda yanlış hale gelmiştir.
b) Beşeri sözlerin ölümsüz olduğunu iddia etmek, Allah’a eş koşmak anlamına gelir, çünkü, ÖLÜMSÜZ OLMAK VASFI BU DÜNYADA YALNIZCA ALLAH’A MAHSUSTUR, YANİ BÜTÜN İNSANLAR İSTİSNASIZ ÖLECEKLERDİR.
c) Beşeri sözlerin ölümsüz olduğunu iddia etmek, öncelikle o sözü söylemiş olan insana ve Allah’a karşı iftira etmek anlamına gelir.
d) Beşeri sözler sonsuzlukları kavrayamadığı için; gerçek iken, hak iken, bir noktadan sonra kendisini koruyamaz…
e) Beşeri sözler; ( Fitne, yalan, eksiltme, azaltma, çoğaltma ve benzerleri gibi ) KASITLI OLARAK BOZULABİLİR, ya da iyi
niyetle söylense ve tahrip edilmemiş olsa dahi GERÇEK OLMA-
YABİLİR, HATALI OLABİLİR, YANLIŞ OLABİLİR…
BU DURUMLAR VE ÇOĞALTILABİLECEK DİĞER ÖZELLİKLERİNDEN DOLAYI, BEŞERİ SÖZLER MUTLAKA, AKIL SÜZGECİNDEN GEÇİRİLMELİDİR.
2- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar hep aynıdırlar, insanlar değiştikçe değişmezler.
2- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar zamanla değişirler, insanlar değiştikçe zamanla
eksik, yanlış ya da gülünç hale gelebilirler
3- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar, insan aklının kavrama sınırını aşarlar, insanlar
tamamını kavrayamazlar.
3- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, insan aklının kavrama sınırı içinde kalırlar.
4- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar dosdoğrudurlar. Allah’tan başkası değiştiremez. İnsanlar değiştiremezler, DEĞİŞTİRDİK DİYE UYDURDUKLARI SAHTELİKLERİN, ilahilik vasıfları yok olur ve değiştirdik diye uydurdukları, BEŞERİ VE YANLIŞ BİR KURAL OLUR VE ALLAH’A KARŞI DA İFTİRA OLUR.
4- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, insanların AMAÇLARINA GÖRE AYARLA-NIRLAR (Nitekim hakim sınıflar kanunları kendi çıkarlarına göre ayarlamak suretiyle; HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MASKESİ ARKASINA GİZLENEREK, DİĞER İNSANLARI SÖMÜREREK HAKSIZLIK YAPIYORLAR…)
5- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kuralların, SONUÇLARI KESİNDİR. Kendiliğinden gerçekleşir, MÜHLET verilmişse, erteleme süresi SONA ERİNCE EKSİKSİZ YERİNE GELECEKTİR. EĞER ERTELENMEMİŞSE HEMEN SONUCU, KENDİLİĞİNDEN MEYDANA GELİR.
Örnek: Süresi biten saniye dahi yaşayamaz.
5- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kuralların sonuçları İNSANİDİR. Uygulama olmazsa veya zorla icra edilmezse kalır. KENDİLİĞİNDEN SONUÇ MEYDANA GELMEZ. Örnek: İdam cezasını uygulamazsanız mahkum yaşar…
6-İLAHİ KURALLAR:
İlahi kuralların hepsi Allah katındandır. Bazıları kesin anlamlı, bazıları da değişik anlamlıdırlar. Kesin anlamlı olanlara (ki bunlar asıl ilkelerdir) MUTLAKA UYMAK ve çeşitli anlamlı olanların da gerçek anlamlarını tam olarak Allah’ın bildiğini ve HEPSİNİN RABBİMİZİN KATINDAN OLDUĞUNU BİLEREK KABUL ETMEK GEREKİR.
– 70 –
6- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, İNSANİ VE ACİZDİRLER. Böyle özellikleri yoktur ve olamaz ve eğer kesin anlamlı ilahi kurallara aykırı iseler PEK ÇOK HAKSIZLIKLARA KAYNAKLIK VE SEBEP TEŞKİL EDERLER. Onun için, kesin anlamlı ilahi kurallara dayanmaları gerekir.
7-İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallardan faydalanmak İNSANLIĞIN menfaatinedir. Dikkat ediniz; ilahi kuralların DEĞİL, İNSANLIĞIN MENFAATİNEDİR. Çünkü; ilahi kuralların Allah’tan başkasına ihtiyacı yoktur. OYSA İNSANLARIN İLAHİ KURALLARA İHTİYAÇLARI VARDIR.
7- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, ilahi kurallara dayanmazlar ve aykırı olurlarsa; İNSANLIĞIN FELAKETİNE SEBEP OLAN SİSTEMLER VE DURUMLAR ORTAYA ÇIKARLAR. İnsanın insanı katlettiği sayısız örneklere bakınız.
8- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar, APAÇIKTIR, CANLIDIR, YARATILIŞ KANUN-LARINA UYGUNDUR, HAKTIR, DİKKATE ALINMAZLARSA BEDELİ MUTLAKA ÖDENİR.
8-BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, açık, kapalı, hileli, doğru, yanlış, ters veya benzeri durumlarda olabilirler. Zamanla doğru iken yanlış, açık iken kapalı, normal iken gülünç ve benzeri hale gelebilirler.
FARK :
KAZA İLE:
a) Karada iki insan çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Karada iki otomobil çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
b) Denizde iki balık çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Denizde iki gemi çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
c) Havada iki kuş çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Havada iki uçak çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Allah’ın yarattıkları ile Allah’ın insanlara yaptırdıkları arasındaki FARKLARI, BÜYÜKLÜĞÜ, MÜKEMMELLİĞİ görmüyor musunuz?… Akıl etmiyor musunuz?…
FARK :
– İNSANİ: İnsanlar bilimin son verilerini kullanarak BİR ROBOT yapıyorlar. Bu robotun bütün parçalarını, özelliklerini, miktarını, enerjisini ve benzeri özelliklerini düşününüz…
– İLAHİ : İNSANIN, bütün organlarını, milyarlarca hücrelerini ve özelliklerini, muhtaç olduğu suyu, havayı ve gıdaları düşününüz ve ROBOTLA İNSANI KARŞILAŞTIRINIZ…
– İNSANİ: İnsanların sayısal ve sözel bütün bilgilerini kullanarak, insanları mutlu edecek BİR ESER yazdıklarını düşününüz…
– İLAHİ : KUR’AN-I KERİM’ in tamamını, peşin hüküm olmadan, samimi, objektif ve tarafsız olarak, TAMAMINI ANLAYACAK ŞEKİLDE, – 71 –
GEREKTİĞİ KADAR yani, anladığınız dilden ve anlayabilecek kadar okuyunuz… İnsan yapısı robotun, insan karşısında ne kadar basit ve kul yapısı olduğu belli ise ve insanlar gibi, nesil bırakarak, yok oldukları ilerdeki çağları yakalamaları mümkün değilse; İNSANLARIN YAZDIKLARI ESER DE, KUR’AN-I KERİM KARŞISINDA AYNI ŞEKİLDE BASİT, EKSİK VE İLERİKİ ÇAĞLARA ULAŞABİLMEKTE ZAVALLI KALACAKTIR…
Merhaba, siteye eklenen son kitap ‘Allah’a öğretilen din’ indirilmek istendiğinde hemen yanında bulunan ‘Din neden gereklidir’ kitabının linki geliyor. ‘Allah’a öğretilen din’ kitabının linkini yenilemenizi rica edeceğim. İyi çalışmalar dilerim.
s.a. hocam nasılsınız internet sitenizdeki Allaha öğretilen dinin linkinde hata var basınca din neden gereklidir kitabınız çıkıyor hocam.düzeltebilirseniz sevinirim.
Kitaplarınızı özellikle “Dini Konularda Kendini kandırmanın 40 Yolu” kitabını çok beğendim. Ellerinize sağlık. Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun.
İnternette dolaşırken videolarına rast geldiğim, uslübü ve seçtiği konular çok güzel olan Nouman Ali Khan isimli kardeşimizin çok güzel konuşmaları var. Kendisinin hitabeti çok düzgün ve özellikle gençlere ilham kaynağı olduğunu video’ların altındaki yorumlardan görebilirsiniz.
Neden böyle bir e-posta gönderiyorum? Ben 25 yaşında bir genç olarak, gençlere İslamın güzelliklerini böyle coşkulu ve etkili bir şekilde anlatan kardeşimizin ülkemizdeki bütün genç kardeşlerimiz tarafından bilinmesini ve benimsenmesini gerçekten istiyorum. Bu yüzden, bu videoların mümkün olduğunca çok kişiye ulaşması için en azından irtibat halinde olduğunuz genç kardeşlerimizle paylaşmanızı çok ama çok rica ediyorum.
“Tebarekesmü rabbike zül celali vel ikram” (Rahman,78)
Aşağıda bu maili size atmam için beni harekete geçiren konuşmayı da bulabilirsiniz.
Merhaba Emre hocam. Öncelikle kendi adıma çok teşekkür ediyorum. Sizin gibi değerli insanlar
bu devirde daha da değerli. Benim iki sorum olacak size. İlki kaderin kurandaki manası nedir?
Mesela ölüm ve doğum için kader deniyor fakat bu durumda biz eğer ölmeyecemiz bir yolu seçecek olursak Allah bu hakkı elimizden mi alır? Hayır illaha öleceksin mi der yoksa ölüm Allah’ın emridir fakat kulun elindedir cümlesi mi doğrudur? Size göre kuran bu durumları nasıl açıklıyor? Allah sürekli bizi duyuyor. Biz ona sürekli dua ediyoruz. Peki bizim duamız kabul olurken başkasının hayatı kötü olma ihtimali var mıdır? yoksa Allah bizi yarattıktan sonra bize müdahale etmiyor mu? yani demek istediğim şuan Allah dünya işlerine müdahale ediyor mu? Bu konuda benim görüşüm Allah insanı ona muhtaç fıtratta yarattı insan Allaha dua ettikçe şükür ettikçe salad ettikçe secde ettikçe kendini her şeyi aşkın bir varlığa teslim ettiğini hisseden insan bu sınav dünyasında doğru yolda olacak şekilde yarattı ve sadece son saati bekliyor. Karar gününe kadar dünya işlerine müdahil etmiyor? bu düşüncemde kurani bir dayanak var mıdır?
şimdiden çok teşekkür ederim .
Emre Hocam merhaba, ben İlayda Banu Doğan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisiyim. Geçen sene Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nden mezun oldum, okulumuzda 2 sene önce Kutlu Doğum Haftası ile alakalı etkinlikler yapmaya başladık. Bu sene de bir konferans düzenlemek istiyoruz. Yalnız okulumuzda dine ön yargı ile yaklaşan arkadaşlarımız oldukça fazla. Dolayısıyla Kutlu doğum, peygamber konularından ziyade din felsefesi, din ve bilim olgusu, Tanrı’nın delilleri gibi konularda bir konferans olsun istiyoruz. Arkadaşlarımızın aklında bir soru işareti bıraksak bu bile çok değerli bizim için. Kutlu Doğum Haftası’nda (18Nisan-22 Nisan) bizimle birlikte olmanız, konferans verebilmeniz mümkün müdür? Sizin gibi değerli bir hocamızın okula gelmesini çok isteriz. Cevabınızı bekliyoruz, çok teşekkürler
ALLAH/TANRI/YÜCE YARATICI GÜÇ; KUR’AN’da neler anlatıyor?
Kur’an’ın gerçekleri hakkında!
İslâm dininin ana/temel/TEK kaynağı Allah’ın son ilahi Kitabı KUR’AN, anlaşılmayı, anlamı sorgulanarak, düşünerek okunmayı beklemektedir. Arapça okutulma dayatma zulmü; anlaşılıp, yaşama uygulanabilir olmasında en büyük engeldir. Anlamadan okuyup üfürülecek, kehanetlerde bulunan ya da şifre çözmede kullanılacak bir Kitap asla değildir KUR’AN. “Kur’an’da, herşeyi bulamazsınız” diyenlere inat; Allah, pek çok ayetinde; “Kur’an’da hiçbir eksik bırakmadığını, herşeyi ayrıntıları ile ve örneklerle açıkladığını” söylemektedir. Şekilsellik, şekilsel ibadetler, kıl, kılık, kıyafet, değildir Kur’an’ın derdi! Kendi gibi yaratılmış kullara tapınmanın, onların önünde eğilip bükülmenin, okur-yazarlığı şüpheli din satıcılarına kulluk etmenin/onların boyunduruğu altına girmenin insan onurunu ayaklar altına aldığının, insan özgürlüğüne en büyük zararı verdiğinin uyarıları ile doludur.
Kur’an’ın içinde VAR olan ALLAH, Söylemek istediklerini, okuyan kişinin samimiyetine, anlama kapasitesine göre, Allah’ın tek öğreticiliği ile; “din” adına, hadis/sünnet diyerek hikaye/rivayet anlatanlardan, sömürenlerden, kutsallaştırılmışlardan(?!) kurtarıp, özgürlüğünüze kavuşmanızı sağlar. Peygamberlerin ve kutsallaştırılmış kişilerin adı kullanılarak; her birinin tepesinde bir insanın bulunduğu mezhepler/dinler oluşturulmuş. Musa Peygamber-Yahudilik, İsa Peygamber-Hıristiyanlık, Buda-Budizm, Muhammed Peygamber-Sünnilik, Ali-Alevilik, daha sonra alt kollarda da, pek çok kişinin temsil ettiği tarikatlar, cemaatler, dergâhlar. KUR’AN(Âli-İmran,105)Mezhep,tarikat-cemaat ayrımına acı azap uyarısında bulunur! Kitap tek, Allah tek?!
Peygamberimiz, Allah’a ulaşmada şirk aracı yapılmaktadır. Peygamberimiz sadece Allah’a ve Kur’an’a hizmet etti.
Din sadece Allah’ındır. Allah’tan başkasına mı saygı göstereceksiniz? (Nahl,52) Ayet alıntıları-Mustafa Sağ-Evrensel Çağrı Kur’an meali
“Din”, tüm hikaye / rivayet / hadis / sünnet / tefsir anlatıcılardan kurtarılıp; Allah’a ve Kur’an’a teslim edilmelidir! Kur’an, mezarlıkta, ölülere okunan Kitap olmaktan kurtarılmalıdır!!!
Selamun Aleykum. Ateizm ve ateistler hakkında programlarınızı izlemiştim karşıma bazı videolar çıktı. Bunu hatırlatmalıyım. Araf Suresi 172 ve 173. ayetler var. Siz ve Caner Taslaman gerçekten güzel tartışmalara giriyorsunuz insanlarla. Fakat Ateizm diye birşeyde Ateist diye birşey de olamaz. Müşrik-Kafir-Münafık-Fasık-Günahkar gibi kavramlarla bence hareket etmelisiniz. Bu sözün kurani dayanağı yok. Caner Taslaman’a da iletebilir misiniz? Müslümanlar olarak dikkat etmeliyiz. Hayırlı Akşamlar Olsun İnşallah.
Emre Dorman Kardeşime Mektup
Esselamün Aleyküm Verahmetullahi ve Berakatühü.
Yıllar önce okula giderken sınavlara çalışırdım. Bilmiyorum, herkez mi öğle yapar? Ama ben hep çalıştığım sınavlara şöyle hazırlanırdım;
Önce bilmem gereken yerleri tespit eder;bunları kitap, defer ve diğer kaynaklardan birer-birer kendime uygun bir lisanla yazıya dökerdim. Bu iş bitince nisbeten bir özete kavuşmuş olurdum. Daha sonra bu özeti tekrar inceleyerek daha öz ve kısa bir hale getirirdim. Bu işlemi birkaç kere daha yaparak bilmem gerekenleri neredeyse; formüllerle, anılarla kısaca bana ait şeylerle şifrelerdim adeta. Bu benim huyumdu. Hala da herşeyi böyle değerlendiririm.
Size asıl söylemek istediğim se şu aslında. Elhamdülillah müslümanım. Kur’an-ı Kerim’in tamamını bilememek, hakim olamamakla ilgili son zamanlarda epeyi bir ızdırap duymaya başlamıştım. Etrafımdaki herkeze; Kur’an’ın özeti olabilecek, Allah(CC)’nun bizden yapmamızı ve yapmamamızı istediği şeyleri özetleyebilecek bir çalışma olup olmadığını sordum son zamanlarda. Otuziki farzdan bahsettiler. Elliiki farz var dediler. Kısaca böyle bir çalışma olduğnu bilene rastlamadım. Ta ki bundan üç-beş ay önce sizi bir televizyon programında seyredene kadar. Programın sonunda sunucu kitaplarınızı tanıtıyordu. Kur’an-ı Kerim’deki Temel Emirler ve Yasaklar isimli kitabınızı duyunca nasıl sevindiğimi anlatamam. Şu anda bu satırları yazarken bile size hala gözyaşları içinde dua ediyorum.
Kitabınızı okudum. Her başlığı ve altındaki ayet numaralarını yazdım. Her zaman yanımda taşıyabileceğim, her an bakıp kendimi Rabb’ime yakın hissedebileceğim iki küçük sayfa var artık yanımda. Elbetteki her başlığı ciltlerce araştırıp detaylı şeyler öğrenme olanağım her zaman var ve yapmaya da çalışıyorum. Ama bu iki sayfa başka. Bu bazılarının muska taşıması gibi birşey belki de. Açıp- açıp okuduğum , her okuyuşta size dua ettiğim bu iki sayfa beni Rabb’ime yakınlaştırıyor. Bana şah damarımdan daha yakın olan Rabb’ime.
Allah(CC), size ve sizin gibi müslümanlara dünya ve ahirette sıhhat-afiyet, hayırlı uzun ömürler ve cennetinden yüksek dereceler versin inşaallah. Amin.
Îbrahim Ünal ÇELÎK
02.02.2016
Hocam merhabalar. Ben on sekiz yaşında bir lise öğrencisiyim. Geçirdiğim bir sorgulama sürecinden sonra siz ve sizin gibi hocalarımız sayesinde islamın akla insan yaşamına uygunluğuna inandım ve tatmin oldum. Ancak kafamı kurcalayan son bir konu var ve cevabını bulamıyorum. İslamda başörtüsü veya tesettür hangi amaçla farz kılınmıştır, neyi engellemek istemiştir neden tavsiye değil de farzdır ve doğru uygulaması ne şekilde olmalıdır, günümüzdeki örnekleri doğru örnek midir yoksa sadece yakayı örtmek, saç açık kalsa bile yeterli midir? Değer verip cevaplayacağınız için şimdiden çok teşekkürler. İyi günler.
Kuran’daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günlerin (Mearic 4.ayet) Sırrı ve Yeni Mucizeler-1
MUTLAKA MESAJIMI EN SONUNA KADAR OKUMANIZI ÖNEMLE RİCA EDİYORUM.ÇÜNKÜ KURAN-I KERİM’İN ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN İŞARETLERİNİ ŞİMDİYE KADAR HİÇ DUYMADIĞINIZ BİLİMSEL DELİLLERLE ORTAYA KOYABİLECEĞİNE İNANDIĞIM BİLGİLER İÇERMEKTEDİR.KURAN-I KERİM’İN DOĞRULUĞUNUN,DOLAYISIYLA DA ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN BİLİMSEL BULGULARA DAYANDIRILMASINA, BİLİMSEL BULGULARDA SONRADAN ORATAYA ÇIKABİLECEK DEĞİŞİKLİKLER DOLAYISIYLA TEMKİNLİ YAKLAŞILMAKTADIR.ANCAK BU HİÇ BİR ZAMAN YÜCE ALLAH’IN KURAN-KERİM’DE İŞARET ETTİĞİ BİLİMSEL BULGULARIN AÇIKLAMASININ YAPILAMAYACAĞI ANLAMINA DA GELEMEZ.ÇÜNKÜ YÜCE ALLAH’IN BU BİLGİLERİ GELECEĞE DÖNÜK MUCİZELERİNİ ORTAYA KOYMAK ÜZERE BİR İŞARET OLARAK BİZE BİLDİRMİŞ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.BİZ İNANANLARA DÜŞEN TAVIR,KURAN-I KERİM HAKKINDA HİÇBİR ZAMAN ŞÜPHEYE DÜŞMEDEN,SONRADAN BİLİMSEL BULGULARDA DEĞİŞİKLİK OLURSA,(Kİ BUGÜNE KADAR KURAN’I YANLIŞLAYAN BİR BİLİMSEL BULGU ORTAYA ÇIKARTILAMAMIŞTIR) O AYETLERİN ANLAMI HAKKINDA GERÇEĞİ BULABİLMEK ÜZERE ARAŞTIRMAYA DEVAM ETMEK OLMALIDIR.KURAN MEALLERİNDE VE TEFSİRLERDE DE AYETLERDE NEYİN KASTEDİLDİĞİYLE İLGİLİ OLARAK ‘ ŞU YÖNDE FİKİRLER DE VARDIR,AMA HERŞEYİN DOĞRUSUNU ANCAK YÜCE ALLAH BİLİR’ ŞEKLİNDE AŞAĞIDA BAHSETTİĞİM FİKİRLERE DE YER VERİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM.BENİM AŞAĞIDA YAPTIĞIM AYETLERİN ANLAMIYLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR HAKKINDA ,MUTLAKA BÖYLE OLDUĞUNA İNANILMASI GEREKİR DİYEBİLECEK KONUMDA DEĞİLİM,FAKAT BÖYLE OLABİLECEĞİNİN DE MUTLAKA BİLİNMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.
AYRICA ,YÜCE ALLAH’A VE KİTABINA İNANCI KONUSUNDA KENDİSİNDEN HİÇ BİR ŞÜPHESİ OLMAYANLAR BİLE, AŞAĞIDA AÇIKLAYACAĞIM KONULARI OKUYUNCA,KURAN’IN , YANİ YÜCE ALLAH’IN AYETLERİNİN İNANÇ SAHASINI AŞIP BU DENLİ ‘’GERÇEKLİK’’ BOYUTUNDA KARŞILARINA ÇIKABİLECEĞİNİ KABULLENMEKTE ZORLUK ÇEKEBİLECEKLERDİR. BELKİ DE BU RUH HALİ ,YÜCE ALLAH’IN ŞU UYARIYI YAPMASININ EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDEN BİRİNİ OLUŞTURACAKTIR.
Neml 82
O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dabbe (mahluk) çıkarırız da, bu onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler
KONUNUN ÖZETİ:1)KURAN’DA EVRENİN 6 GÜNDE(DEVİRDE)YARATILDIĞINDAN BAHSEDİLİR VE BİR SUREDE DE (MEARİC 4.AYET)EVRENDEKİ DEĞİŞİMLER İÇİN( Kİ AYETTE EVRENDEKİ BİR YER DEĞİŞTİRMEDEN YANİ MELEKLERİN EVRENİN KATMANLARINI GEÇEREK, MİKTARI ELLİBİN YIL OLAN BİRGÜNDE ALLAH KATINA ULAŞMASINDAN SÖZEDİYOR) KOZMİK (EVRENSEL) BİR ÖLÇÜ VERİLİR;50 BİN YIL=1 GÜN(DEVİR).ASTRONOMİ BİLİMİ DE BÜYÜK PATLAMA TEORİSİNE GÖRE PATLAMADAN 300 BİN YIL SONRA EVRENİN YAPITAŞLARI OLAN ATOMLARIN OLUŞTUĞUNU SÖYLÜYOR.50 BİN YILDAN OLUŞAN 6 GÜN(DEVİR) 300 BİN YILA KARŞILIK GELİR.2)KURAN’DA YERKÜRENİN 2 GÜNDE YARATILDIĞINDAN SÖZEDİLİR.BİLİM İSE DÜNYAMIZIN BİR GAZ VE TOZ BULUTU HALİNDEYKEN,BÜZÜLME EVRESİNE GEÇİP KENDİ İÇİNE ÇÖKEREK YOĞUNLAŞMASI VE BUGÜNKÜ BİLDİĞİMİZ ANLAMIYLA BİR GÖKCİSMİ HALİNİ ALMASININ 100 BİN YIL SÜRMÜŞ OLACAĞINI KEŞFEDİYOR.KURANDA BAHSEDİLEN 50 BİN YILDAN OLUŞAN 2 GÜN(DEVİR)100 BİN YIL EDER.3)KURAN’DA DÜNYADAKİ TALEP EDEBİLECEK CANLILAR İÇİN 4 GÜNDE GIDALARIN TAKDİR EDİLDİĞİNDEN BAHSEDİLİR.BU DÖRT GÜN DE HERBİRİ 50 BİN YILDAN 200 BİN YILA TEKABÜL EDER.ASTRONOMİ BİLİMİ DE DÜNYAMIZIN YÜZMİLYONLARCA YIL ÖNCE GALAKSİMİZDEKİ BİR MOLEKÜL BULUTUNUN İÇİNDEN GEÇTİĞİ VE BU GEÇİŞİN 200 BİN YIL SÜRDÜĞÜ BULGUSUNA ULAŞIYOR.Kİ BU GEÇİŞTEN ÖNCE DÜNYADA CANLILARIN ÇEŞİTLENMESİ VE ONLARIN DEVAMLILIĞI İÇİN GEREKLİ OLAN GIDALARIN OLUŞUMUNU SAĞLAMAYA YETERLİ MOLEKÜL ZENGİNLİĞİ YOKTUR.MÜMİN SURESİ 13.AYETTEKİ ”SİZİN İÇİN GÖKTEN RIZIK İNDİREN O’DUR” SÖZÜ DE ASLINDA BU OLAYA İŞARET EDİYOR OLABİLİR.ÇÜNKÜ ‘RIZIK’ ,YAĞMUR VE GÜNEŞTEN DAHA GENİŞ BİR KAVRAMI İFADE EDER.4)KURAN’DA EVRENİN 6 GÜNDE YARATILMASIYLA İLGİLİ ŞÖYLE BİR SÖZ GEÇER: ‘’ARŞI SU ÜZERİNDE İKEN..’’.6 GÜNDE YARATTI.BURADA MEALLERDE SU OLARAK ÇEVRİLEN ‘MAİ’KELİMESİ ASLINDA SU RENGİNDE YANİ SAYDAM ANLAMINA GELİR.ASTRONOMİ BİLİMİ DE EVRENİ 300 BİN YIL (6 GÜN) SONUNDA IŞIĞI GEÇİRGEN HALE GELİP SAYDAMLAŞTIĞINI KEŞFEDİYOR.AYRICA HEM ASTRONOMİYLE İLGİLİ KAYNAKLARDA HEM DE KURAN’DA MADDENİN OLUŞUMUYLA SAYDAMLAŞMA ZAMAN OLARAK BAĞLANTILI ŞEKİLDE AÇIKLANIR. BÜTÜN BUNLAR BİRER ŞANSLI TESADÜFMÜDÜR? YOKSA KURAN-I KERİM’İN ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN EN AÇIK İŞARETLERİ OLABİLİR Mİ?
AŞAĞIDAKİ YAZIMDA, ÖZETLEDİĞİM BU KONULARIN AYRINTILARINI VE BİLİMSEL KAYNAKLARDAN YAPTIĞIM ALINTILARLA KANITLARINI BULACAKSINIZ.BULGULARIMIN HİÇ BİRİ BİR ŞİFREYE YA DA ZORLAMA YORUMA GEREK KALMADAN GAYET AÇIK KURAN AYETLERİNE DAYANDIĞINI GÖRECEKSİNİZ.ASLINDA BENİM ŞANSIM,ÇOK AZ SAYIDA ASTRONOMİ UZMANININ BİLEBİLECEĞİ BİLGİLERLE,BUNLARLA İLGİLİ KURAN AYETLERİNİ SADECE BİR ARAYA GETİRMEK OLMUŞTUR.BEN YALNIZCA TESADÜFEN KEŞFETTİĞİM BU BİLGİLERİN TÜM İNSANLIĞA ULAŞMASINI İSTİYORUM. BU YÜZDEN FİKİRLERİME YAZILARINIZDA (HERHANGİ BİR TELİF ÜCRETİ SÖZKONUSU OLMAKSIZIN) YER VERİRSENİZ ÇOK SEVİNİRİM.YAZIM İLE İLGİLİ YORUMLARINIZI E-MAİL İLE BİLDİRMENİZİ RİCA EDERİM.
(BU BULGULARDAN SADECE EVRENİN 6 GÜNDE YARATILMASI İLE EVRENDEKİ MADDENİN 300,000 YILDA OLUŞMASI ARASINDA BAĞLANTI KURULMASI,2003 YILINDA ”ISLAMICPERSPECTİVE” ADLI YABANCI KAYNAKLI İNTERNET SİTESİNDE DE BELİRTİLMİŞTİR.(The Origin of the Universe) BU SİTEDEKİ YAZIYI BEN YAZIMI HAZIRLADIKTAN SONRA GÖRDÜM VE AYRICA BİLGİLERİNİZE SUNMA GEREĞİ DUYDUM.BÜYÜK İHTİMALLE 50 BİN YILIN ÖLÇÜ OLARAK ALINMASI İLE İLGİLİ OLARAK BENİM AŞAĞIDA BELİRTTİĞİM ŞEKİLDE AÇIKLAMALARIN YAPILAMAMASI VE 50 BİN YILLA İLGİLİ DİĞER DESTEKLEYİCİ BİLİMSEL BULGULARIN BELİRTİLEMEMESİ GİBİ SEBEPLERDEN O ZAMAN İÇİN DÜNYA ÇAPINDA FAZLA İLGİ GÖRMEMİŞTİR.)
BİLİMİN IŞIĞINDA
EVRENİN VE DÜNYANIN OLUŞUMUYLA İLGİLİ BİLİNMEYEN KUR’AN MUCİZELERİ
Evrenimizin oluşumunu açıklayan bilimsel kaynaklardan bazı alıntılar yaparak konuya girmek daha yerinde olacaktır.
Big Bang ya da Büyük Patlama, evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce çok yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan bir bilimsel teoridir.
1)Büyük patlamadan sonra evren radyasyondan yayılan çok sıcak gazla dolmuştur. İlk önce gaz, temel parçacıklardan meydana gelmişti: Önce kuarklar oluştu ve bunlar bir araya gelerek protonları ve nötronları meydana getirdi; daha sonra da elektronlar ortaya çıktı. Büyük patlamadan 300.000 yıl sonra, sıcaklık 3000 °K’ye(2726,85 santigrad) düşünce bu parçacıklar birleştiler ve atomlar oluştu.(Kaynak: Büyük Patlama – Vikipedi )
2)Yaygın bilimsel görüşe göre Big Bang ‘ den sonra, henüz madde oluşmamışken, patlamanın ortaya çıkardığı ışın parçacıkları serbest elektronlarla etrafa yayılıyordu. Tahminlere göre patlamadan yaklaşık 300.000 yıl sonra bu elektronların bir araya gelmesiyle madde oluştu.(Kaynak:Ä°LMÄ° MERCEK)
Bu ilk dakikalardan sonra evren artık bayağı soğumuştur. Bunun sonucu çekirdeksel kuvvetlerin etkinliği bitiyor. Evrenin o sıradaki bileşimi %75 Hidrojen, %25 Helyum çekirdeğinden oluşuyor. Sonraki 300.000 yıl boyunca hiçbir değişim meydana gelmiyor..
Bu süre sonunda sıcaklık 3.000 derecenin altına düşünce, elektromanyetik kuvvet sahneye çıkıyor. Elektronları mevcut çekirdeklerin çevresinde yörüngeye sokarak ilk Hidrojen ve Helyum atomlarını yaratıyor. Böylece serbest elektronların ortadan çekilmeye başlaması evreni saydamlaştırıyor.
3)Büyük patlamadan 10 dakika sonra
İlk atom çekirdekleri olan Hidrojen ve Helyum çekirdeği oluşur:
1 proton + 1 Nötron = Hidrojen çekirdeği (evrenin %75’i)
2 Proton + 2 Nötron = Helyum çekirdeği (evrenin %25’
300.000 yıl boyunca dinlenme dönemi
(sıcaklık 3.000 derecenin altına düşer)
Elektromanyetik kuvvetler devreye girer,
elektronlar çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilir
ilk Hidrojen ve Helyum Atomları oluşur
Evren saydamlaştığı için, Fotonlar serbestçe yayılmaya başlar.(Kaynak: EVREN DÜNYA VE İNSAN Ekler )
4) Büyük Patlamanın hemen ardından, Evren, atomların oluşabilmesi için fazla sıcaktı, ilk atomlar, Evrenin ortaya çıkışından yaklaşık 300 bin yıl sonra meydana gelmeye başladı.(Kaynak: HaberBilgi * | * Evrende Geri Kazanım – TÜBİTAK Bilim ve Teknik, Aralık 2000 * | )
5) Bu büyük patlamadan 300,000 yıl sonra yani bundan aşağı yukarı 13,5 milyar yıl önce evrenin ilk görülebilir halinin fotografı çekildi. 1992 yılında NASA’nın COBE uydusunun çektiği bu fotoğrafın astrofizikçilerin hesaplarına tam uyumlu olduğu gözüktü.(Kaynak: Åalom Gazetesi – 02.07.2008 – Einstein: Tanrı zar atmaz , Tanrı: Atarım ) (Yabancı Kaynaklar:Inflationary Big Bang Model ,Laser Interferometer Space Antenna , The Universe )
Şimdi bu bilgiler ışığında Kur’an-ı Kerim’de evrenin oluşumuyla ilgili hangi işaretler bulunduğuna geçebiliriz.
1-Kuran’daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günler,Evrenin ve Yerküre’nin Yaratılışı ve Karanlık Madde
Dikkat ederseniz ilk atomların ve dolayısıyla maddenin oluşum sürecinde belli bir süre göze çarpıyor:”300,000 yıl”.Büyük patlamadan 300,000 yıl sonra elektromanyetik kuvvetlerin devreye girmesiyle elektronların çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilerek atomların yani maddenin oluştuğu bu konuyla ilgili benim incelediğim bilimsel kaynakların tümünde vurgulanmıştır.Peki bu 300,000 yıl ile ilgili Kur’an da ne gibi bir işaret vardır?
Bunun açıklamasını yapabilmek için ilk önce şu ayetlere dikkat çekmek gerekir. Furkân Suresi 59.ayet Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden (ona hükmeden) Rahman’dır. Bunu bir bilene sor.
-Neden 50 Bin Yıl Ölçü Olarak Alınmalıdır?
Me’âric Suresi 4.ayet: Melekler ve Ruh (Cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar.(Diyanet Vakfı Meali)
Kuran-ı Kerim’deki toplam yedi ayette evrenin yaratılmasıyla ilgili belli bir süreden sözediliyor: ”altı gün”
Mearic suresi 4.ayette ise bize zamanın akışı ile ilgili kozmik bir ölçü veriliyor:1 gün=50,000 yıl .Kur’anda Allah katında bir günün insanlar için ”bin yıl” gibi olduğuna dair ayetler de vardır.Fakat bu ayetlerde zamanın izafiliği ve Allah için zamanın akışının farkını vurgulamak için bizim de günlük dilde kullandığımız ”binyıl” gibi genel bir örnekseme kullanılıyor.Ayrıca içinde ”binyıl”ın geçtiği bu ayetlerde ”sizin sayageldiklerinizden”ya da ”sizin saymakta olduğunuz yıllardan” denilerek de özel bir duruma dikkat çekiliyor.Çünkü onların sayageldiği yıllar Kameri takvime göre saydıkları yıllardır.Kur’anın indirildiği zamanlarda kullanılan Kameri takvime göre bir yılın süresi Miladi takvime göre 11 gün eksiktir ve Miladi takvime göre de farklı zaman dilimlerini ifade eder.Bu durum Miladi takvim dışındaki diğer takvim sistemleri (Çin ve Maya takvimleri gibi) için de geçerlidir.Hatta o zamanlar kullanılan Miladi takvim bile gerçekte tam olarak Dünyanın Güneş çevresindeki dönüş süresini karşılamaz.Bu yüzden ellibin yılın geçtiği Mearic 4.ayette ise ”sizin sayageldiklerinizden” sözü ”özellikle” kullanılmıyor diye düşünüyorum.Bilimin keşfetmiş olduğu,evrenin yani maddenin oluşumuyla ilgili hesaplanan sürede (300,000 yıl) Ay’ın hareketleri değil, Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresi birim (1 yıl) olarak alınmıştır.Kuran’daki 50,000 yıllık sürede de zaman dilimi olarak sayılagelen ve süresi bilinen yıllardan değil,o zamanlar için farazi sayılacak bir sürenin yani Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin esas alındığını görürüz ve diğer takvim sistemlerine göre yapılacak hesaplamalar bugün keşfedilmiş olan 300,000 yıl sonucuna götürmez.Kuran’da ‘’gün’’ (yevm) kelimesinin tekil olarak 365 defa geçiyor olması da, ölçü alınan süre olarak Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin alınmış olduğuna bir işaret olabilir.Ellibin yıldan oluşan bir gün için de ”sizin sayageldiklerinizden” denseydi bu ellibin yıl Miladi Takvime göre daha az veya daha farklı bir zamanı ifade edeceği için 300,000 yıldan çıkarak beklediğimiz sonucu yani 6 günü bulamazdık.(Bu sözüm yanlış anlaşılmamalıdır,300 bin yıla ya da 6 gün sonucuna ulaşabilmek için herhangi bir zorlama yorum yapmıyorum.Sadece ‘’sizin sayageldiklerinizden’’ derken örneğin Kameri Takvime göre hesap yapacak olursak, bugün modern bilimin ulaştığı sürelere ulaşmanın mümkün olamayacağını belirtmek istedim.Örneğin evrenin yaratılma süresi için ellibin Kameri yılı esas alıp bunu 6 gün ile çarpıp, evrendeki madde 300,000 yılda yaratılmıştır diyemeyiz.Çünkü ellibin Kameri yıl bugün kullandığımız ve modern bilimin de esas aldığı yıl süresine göre 300,000 yıldan daha kısa bir zamanı ifade eder.Zaten bu modern bilimin ulaştığı sonuçlara da uymaz. )Bin yılın geçtiği ayetleri de esas almamız durumunda örneğin evrenin yaratılışı için her biri bin yıldan altı gün yani 6000 yıl süresini verdiğimizde bunun da modern bilimin ulaştığı sonuçlarla uyuşmayacağı açıktır.”Miktar olarak ”sözüyle, miktar aynı zamanda Arapçada ”ölçü” anlamına da geldiği için belli bir ölçüye ve dünyanın güneş etrafındaki dönüş süresine dikkat çekiliyor.Ayrıca bin yılın geçtiği ayetlerde daha önce de değindiğim gibi ‘’sizin sayageldiklerinizden’’ ya da’’sizin saymakta olduklarınızdan’’sıfatları kullanıldığı için ,bu yıllar,Kuran’ın muhatabı olan topluma ve o toplumun kullandığı takvim sistemine göre değişeceği için ,yani zamana ve yere ve de topluma göre değişken bir zaman dilimini ifade edeceğinden dolayı ,Kuran’da sembolik günler olan olan ‘’altı gün’’, ‘’iki gün ‘’ ve ‘’dört gün’’ün hesabında ölçü olarak alınamazlar.Aksi taktirde yapılacak hesaplamalarda zamana yere ve de topluma göre farklı bir evrenin ve yerkürenin yaratılma ya da gıdaların takdir edilmesi süresi ortaya çıkacaktır.Bu durum da Kuran’da hiçbir konuda çelişkilerin bulunamayacağı inancımıza ters düşer diye düşünüyorum. Bu açıklamalarımda neden ‘’binyıl’’ geçen ayetlerin değil ‘’ellibin ‘’yılın geçtiği Mearic Suresi 4. ayetin esas alınması gerektiğini açıklamaya çalıştım.
Şimdi basit bir matematik hesabıyla Kuran’da birçok kez bahsi geçen ”6 günde yaratmanın” sırrını çözebiliriz; 300,000 yıl /50,000 yıl=6 gün
lam… ben gecen yil psikolojik durumdan dolayi burnumdan estetik amelyat oldum bu beni kotu etkiledi Allahin bana kizmasindan korkuyorum estetik olmama bakmayarak yine psikolojik sorunum var yuzumdeki tek problem burnum digil benim 21 yasim olmasina ragmen insanlar bana 30 35 yas arasi veriyor benim cirkinliyimi yuzume bile soyluyenler oldu ben yine estetik amelyat olsam cokmu gunaha batarim? Cunku kendimden emin digilim oz guvenim yok kendimle barismaya calisdim amma olmuyor her aynaya bakdigimda yine kotu etki altinda kaliyorum aligorum disari cikmak istemiyorum.. yuzumde cook anormallik yok amma cok yasli gorunuyorum sanki 40 yasim var kotu etkileniyorum ne yapmaliyim bana yardim edermisiz bu konuda? lutfen
kiymetli emre hocam,
20 yildir almanya frankfurt cevresinde yasiyorum
ve islamiyetle tam manasiyla burada tanistim,ailem beni yatili kuran kurslarina camiilere gönderdi okul tatillerinde.lise caginda iki yil boyunca devamli bes vakit namazlarimi kilardim ve din dolu bir hayat sürerdim.sonra psikozla tanistim yani hebefreni sizofreni.2006´dan bu yana tedavi görmekteyim.son bir yildir istemeden iman disi yasiyorum,fakat herhalukarde günde bi iki defa namaz kiliyorum,önemli marifetlerimden önce besmele vede dualar okuyorum,Allah derken ikitane L harfini tam vurgulayarak okuyamiyorum.bana geri yazarsaniz cok sevinirim
Selamün aleyküm hocam
Size şöyle bi sorum olacak hocam allaha dua ederken veya bir şey isterken aracı kullanmak doğru mu yani bu ölmüş bi insanda olabilir örnek peyganber efendimizi aracı kullanmak diyelim ki yağmur duasina çıkıyoruz işte allahim peyganber efendimizin yüzü suyu hürmetine sen yağmur yağdır gibi bunu bi kaç şahıs la da örneklendirebiliriz .
Bunun olabilir ile ilgili ayet veya hadis varsa söyleyin ama
Eger boyle bişey söz konusu olamaz diyosanız bunun için de ayet veya sahhi bi hadis söylerseniz çok sevinirim
Bu soru arkadaşlarla aramizda sıkça tartışrğımz bi soru cevabinizi bekliyorum.şimdiden allah razı olsun allahın selamı üzerinize olsun
Emre Bey allahın selameti ve rahmeti üzerinize olsun.
sizi ve caner hocayı takip ediyorum. tespitlerinizi delillere dayandırarak anlatmanız bizler açısından faydalı olduğu kanaatindeyim. Rabbim bu yolda yar ve yardımcınız olsun.
Müsadenizle beni yoran bir konu hakkında size bir sorum olacak.
evimde şuan 6 tane kuran meali var. (edip yüksel, ali bulaça, hakkı yılmaz, ahmet davutoğlu, yaşar nuri öztürk, mustafa islamoğlu) ne yazık ki şunu görüyorum hepside mealleri farklı yorumlamışlar. bazen ayetleri karşılaştırıyorum biri başka yazmış diğer başka yazmış. iş böyle olunca insan kime inanacağını bilmiyor. ve her seferinde karşılaştırma yapma imkanımda yok.
Selamin aleykum degerli kardesim Emre bey,
Oncelikle ALLAH yolundaki butun cabalarinizdan dolayi ALLAH sizden razi olsun.
Burdaki ucretsiz kitaplarla ilgili duyurunuz cok ilgimi cekti ve ilk defa boyle birseye rastladim. O yuzden bir yorum birakmak istedim.
Yasin suresinin 21. ayeti “Sizden bir ücret istemeyen, sizden hiç menfaat beklemeyen, dosdoğru yolda yürüyen bu kimselere uyun”.
Bana öyle geliyorki bu ayeti çogu insan gözardi ediyor, fakat ilk defa bu ayetide ciddiye ve dikkate alan bir kisiyle tanistim. Allah razi olsun.
Sizin bazi videolarinizi izledim ve bazi kitaplarinizi almaya karar verdim, kitap hali daha cok hosuma gidiyor. Ama pdf formatindada ucretsiz vermeniz cok hosuma gitti.
Allah yolunuzu acik etsin.
Selam ve Dua ile,
Levent
“Din neden gereklidir” kitabında “rasyonel” kelimesi, yerli yersiz, çok sık kullanılıyor. Bir yerde, ahlakın insan aklı ile uyumlu olmasından söz ediliyor. Şimdi, akıl başka bir şey, ahlak başka bir şey…Ahlak aklın mahsulü değildir…Sonra, “ideal ahlak” ne demek. Ahlak ahlaktır, ahlaki kaideler evrenseldir ve herkes “ahlak” denince aynı şeyi anlar, yani her insan Allah’ın kendilerinden ne istediğini aynı şekilde anlar….Kitapta kavramlar birbirine çok karıştırılıyor, argumanlar oldukça zayıf, çok gereksiz-basit ifadeler , ayrıntılar var. Kitapta, neredeyse “insan, çevresinin ürünüdür” anlamına gelen ifadeler var. O zaman insan hürriyeti nerede…insan hürriyeti yoksa ahlak da yok demektir…Çünkü, insanın hürriyeti varsa ahlaki davranışının anlamı vardır…vs.vs…Çok çok yüzeysel bir kitap…
Allah sizden razı olsun.Hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin bunu yaptığınız içinde Allah sizden razı olsun…Hakkınızı helal edin.Teşekkürler pdf’ler için. .
Merhaba.
“Kur’an’ı Kerim’deki Temel Emirler ve Yasaklar” adlı kitabınızı okudum, yararlandım.(10. Baskı) Allah razı olsun.
Ancak, “Dinde Fırkalara Ayrılmayın” başlığı altında konuyu açıklarken 186. sahifede “gerek dini gerekse sosyal hayat içindeki her türlü bölünmeye karşı olmayı” diye devam eden cümledeki “sosyal hayat” ta bölünmeye karşı olmayı anlamadım… Sosyal hayatta bölünme nasıl olur? Bu konuda zikrettiğiniz tüm ayetler din anlayışındaki, dinin esasını belirleyen ilkelerdeki bölünmeye karşı çıkıyor; mezhepçiliği yasaklıyor, tarikatlere karşı çıkıyor. Kur’an’ın gösterdiği şekilde sırati mustakim yolunda tek bir din anlayış hedefleniyor. Sosyal hayattan kastettiğiniz toplumların örflerine, adetlerine göre şekillenen hayat ise, Kur’an kendisiyle çelişmediği sürece örflere, adetlere karışmaz. Yaşamın pratiğine dönük muamelat alanındaki hükümler esnek ifadeler içerir. İnsana hareket alanı, irade akıl kullanma imkanı verir. Hatta Kur’an’da örflere atıf yapan bir çok ayet vardır. Ayrıca Kur’an’da “İsteseydim hepiniz tek ümmet olurdunuz, ama aranızdaki çekişme, rekabet devam edecek” mealinde bir ayet vardır. Buradan anlıyoruz ki, ümmet tek tip olmayacak, her kes ayni sosyal hayatı yaşamayacak. Kur’ân çerçevesinde, onun ilkeleriyle çelişmeden elbette bir çeşitlilik olacaktır. Aksi düşünce tek tip yoruma, stabiliteye, durgunluğa, geri kalmaya neden olur. Bu anlayışı siyasete yansıtırsak, siyasette farklılığa karşı çıkarsak sonu diktatörlük olur. Siyasiler de Kur’an’la çelişmeden, Kur’an’ın bu konuda bildirdiği ilkelerin nasıl daha etkin hayata yansıtılabileceği hususunda farklı alternatifler üretebilirler. Ez cümle, Kur’an’ın tek tip bir sosyal hayat emrettiği düşüncesine katılmıyorum.
Saygılar..
İnsanlar uykudadır kitabınızı okuyorum, bir yerde, ölüm fikrinin bunalıma yol açabileceğine değinmişsiniz. bu konuda kısa ve öz bir şeyler yazacağım: 1. Her an ölebileceğini bilmek, insanı şimdiki ana sıkıştırır ve insanı, helal dairesinde doya doya yaşamaya zorlar. Tam yaşayan bir insanın da keşkesi, eksik kalan bir şeyi olmaz ve ölüme rahatça gidebilir. 2. Her an ölebileceğini bilmek, insanı ahlaklı olmaya zorlar. İnsan ahiretini mamur edecek, nurlandıracak amellere sarılır. 5 lira sadaka verdiyse 7 lira verir, 2rekat namaz kıldıysa 4 kılar vs. 3. ölüm, merhametli Allah’a kavuşmaktır. Bu üç fikri yan yana getirirsek ölüm fikri bir bunalım değil coşkuya dönüşür, hayata gaz veren bir parça olur. Okudunuz mu bilmem, Osho da, ölümün yaşamın hizmetinde olduğunu söyler. Mevlana bu yüzden ölüme, düğün günüm demiştir.
39 Responses
Hocam sizleri severek beğeniyle takip ediyorum,
Az önce köpek besleme konusuna ilişkin yorumlarınız vardı ilgimi çekti.
Bu konuda kafama takılanları sormak istiyorum müsaadeniz olursa.
Malumunuz 1980 li yıllara kadar köpek kuaförleri pet shoplar filan yok. Bildiğimiz köpek türleri de çoban,av,kurt,Sivas kangal ve polis köpekleri ile sınırlı.
Ashabı kehf’in köpeği de dışarıda duruyor. (mağaranın kapısında)
Şimdi gördüğümüz evlerde beslenen süs köpeklerinin hiç biri yok.
Aklıma takılan; 1)Bunlar Allah’ın yarattığı birer cins köpek midir yoksa sonradan onu bununla bunu şununla ve sair yöntemlerle insanların müdahalesi sonucu tabii ki yine Allah tarafından yaratılan cinsler midir?
Elbette dinimiz bütün hayvanları sever değer verir hayvan haklarını en güzel bizim dinimiz savunur yaşar ve yaşatır bunu biliyoruz.
2) Hal böyleyken dinimizi en güzel şekilde yaşayan sahabeyi kiramdan bu yana 1980 lere kadar ne diye köpek bu kadar sahiplenilmemiş ve söz konusu cins süs köpekleri yok.
3)Ve tabii ki biliyoruz Kur’an da geçen hayvan isimleri var hatta ayetlerin içinde hayvan isimleriyle anılan var fakat onların hiç birisini alıp eve koymuyor veya bunlara bir takım müdahaleler ile evde sahiplenilmeye uygun hale getirmiyoruz.
4)Hayvanların yaratılış itibariyle doğal ortamlarında daha mutlu oldukları ve onların yaşantısına müdahale ederek “bizce” yaşantılar dayatmamızın iyi olmadığı düşüncesindeyim. Kİ bu dayatmalar ile söz konusu hayvanların fıtratlarında değişiklik olduğu salgıladıkları ter ve salyalar ve davranış özellikleri ile farkına varıldığını zaman zaman okuyoruz.
5)Ve yine kaldı ki sahiplenmenin bir çok hem de epey çok insan tarafından sadece bir MODA gösteriş özenti olarak belli bir süre devam ettiği hevesi geçtiğinde de vazgeçtiğini biliyoruz.
6)Ve yine geçmişten bu güne gazetelerden okuduğumuz hatta bizzat müşahede ettiğimiz üzre gerçekten çocuklarından daha çok köpek sahiplenme duygusunda olanları biliyoruz.
Yetim başı okşamak yerine köpek başı okşamanın kutsandığı bir ortamı yaşıyoruz.
Canım onu da okşasın köpeği de okşasın değil mesele. Kuaför ve pet shop ve sair masrafları biliyorsunuz çok ciddi bir sektör ciddi bir Pazar oluşturdu.
Konu öyle bir hal aldı ki köpek sevenler yüzünden köpek sevilmez oldu. Zira öylesine bir kutsiyet atfediliyor ki biliyorsunuz koynuna alıp yatacak derecede sarılıp okşayıp koklayıp öpecek derecede akla ziyan bir haldeyiz. Diğer hayvanların ağzı dili olsa AKDIN HAKLARI diye bağıranlar misali tavuk hakları inek hakları diye bağıracak bizi de evinize alın diyecekler.:))
Yani 1980 lere kadar (efendimiz döneminden bu yana) evlerde köpek beslemiyorduk da bu köpekler sokaklarda aç biilaç kalıyor ölüyor leşlerini belediye mi topluyordu
Konu daha da uzatılabilir ama yeteri kadar uzun oldu zaten özür diliyorum.
Selam ve saygılarımı arz ediyorum
Mehmet Hancıoğlu
önceki mesajımda unutmuşum yazmayı. Bir tane de kadın alim çıkarmanız mümkün mü? mesela Hidayet Şefkatli Tuksal? zira kur an’a en çok yüklenilen konu kadın ve hakları ama ortada onların düşünceleri konuşan erkekler dışında kimse yok.
Emre Bey selamlar,
“açık bir kitap değil demek kadar zıvanadan çıkmış bir akıl olamaz”
şimdi bu tip üstten bakma cümleleri de insanları dışlıyor. “inanılmaz bir detay var” diye devam ediyor erdem bey fakat kusura bakmayın ortada düzgün bir meali dahi yok kitabın. insanlar alayım okuyayım dediklerinde nisa 34 e gelince “dövün” yazmayan meal yok mesela. tabii ki entellektüel müslüman olmamız gerektiğini savunuyorum. İşin ilginci Erdem Bey ile başladım dine diyebilirim. Allah razı olsun kendisinden. Sonra Süleymaniye vakfı, caner taslaman siz, mehmet okuyan falan diye devam etti. Yalnız bunu hakikaten kabul etmek lazım. Kendimden örnek vereyim. ortalama zeka bir insanım. yani en azından bu maili yazabildiğime göre kitaptan sorumluyum. Erdem Bey’in yine tv8’deki ilk programları ile birlikte açıp okumaya başladım. Ama gerçekten çok çok zorlandım ve zorlanıyorum. Öyle çeviriler var ki lanet olsun ya böyle bir şeyi yaradan söylemişse o yaradan çok kötüdür diyorsunuz. Bunu başka bir hocaya söyledim. dedim “ya ben bunu anlayamıyorum.” dediği şu oldu “allah senin kalbini kapadı onun da ayeti var oku” haydaaa şimdi 🙂
Bir şey sorayım. Şimdi geçen eşcinsellik hakkında bir soruya cezası kuran’da ölümdür denmişti. Sanırım sülaymaniye vakfının konuşmaları olabilir. Bu gerçekten doğru mu? Çünkü şöyle bir durum var. Eşcinsellik eğer anomali bir durum yok ise bildiğim kadarı ile psikolojik bir sorun. Hatta tedavi de edilebiliyor. E böyle bir şey için böyle bir hüküm doğru mu?
bir de şu konu bir türlü netleşmiyor. Müslüman olmayan insan ne kadar iyi olursa olsun cennete giremeyecek mi? Geçen Caner Taslaman’ın da böyle bir videosunu izledim ondan soruyorum. Allah’ın iyi algısı ile bizimki farklı diye. O namaz oruç falan diyor ama Allah’ın bunlara zaten ihtiyacı yok ki? mesela şu kadın gidemeyecek de 5 vakit namaz kılan ama hırsızlık yapan mı gidecek?
http://www.goalsdaddy.com/news/nigerian-boy-saved-by-anja-ringgren-loven-story/
Bir de herkese yaptığım gibi size de ufak bir eleştiri ama yapıcısından.
Ya şu esra elönü’ye çıkmayın allah aşkına. Siyasete girmeyelim diyorsunuz ama giriyorsunuz. Ensar vakfı’nı kötüleyemeyen Süleymaniye Vakfı çıkıp chp’yi bu işten ekmek yemekle falan suçluyor. Erdem Bey çıkıyor olmasaydı da olurduk falan çıkışları yapıyor. (eski kayıt) Gerek yok bunlara. Evet belki kimseyi, Allah’tan başkasını tanımadığını ima ediyor ama o porgramda onu deyince üzerine de mevcut, dini sömürünün gırla gittiği iktidara tek kelime etmeyince bence hiç hoş durmuyor. Siz de çıkmayın o yüzden. Zaten Esra Hanım’ın derdi muhafazakar kesimin Ayşe Arman’ı olmak. Gerek yok. Neyse tabii bu sizin gibi insanları sevdiğimiz için bir eleştiri. Öyle alın lütfen. Gerçi çıkın çıkın siz ne kadar anlatırsanız o kadar akılla kuran okuyanlar çoğalacak.
Tekrar sizden de bu dini birazcık daha öğrenmemize vesile olan başta Erdem Bey’den ve diğerlerine selam ve Allah razı olsun.
Mail sisteminiz çalışmıyor.
SMTP EKLENTisi yüklemeniz gerekiyor.
Size mail atılamıyor.
Word Press Eklentiler kısmında yeni eklenti yükleye basın
SMTP mail eklentilerinden birini yüklemeniz lazım
Merhaba,
Sizler ilk facebook paylaşımlarınızdan Caner Beyle yaptığınız paylaşımlardan beri takip ediyorum denebilir.
Sahuru beklerken genelde sizi izliyorum. Yada internet sitesi yaparak zaman geçiriyorum.
Ben Cem evlerinde büyümüş biriyim. Hem mezhepleri yalanlıyoruz ki çok ortak yanımız var hemde 4 Hakk mezhep diyorsunuz.
Dün yine bu kuralınızı bozmadınız Hassasiyetinizi anlayabiliyorum Enazından ismini söyleseydiniz ve çok bilgimiz yok deseydiniz.
Çok kırıldım Onca kişiye önerirken sizi çok üzüldüm.
Bu değişmez hatta bana dönüşte yapmayacağınızı biliyorum.
hoşça kalın
mre bey,
iyi günler dilerim .Adım Emre karatekelioğlu
Tıp doktoruyum.Dün gece konuklarınızla sohbetinizde Mekke de Kuran- Kerim ‘in nazil olamaya başladığı dönemdeki cahiliye toplumunun daha önceden rabbimizi ilkelerinden haberdar olduğu ve bu nedenle herşeyin sıfırdan başlamasının mümkün olmadığı belirtildi.
Bu bilgiler doğrultusunda Yasin suresi 5. ve 6. ayetleri nasıl yorumlamalıyız.
Bu kitap,babaları (yakın ataları) uyarılmamış
ve gaflette kalmış bir toplumu uyarman için alemleri rabbi Allah tarafından tenzil edilmiş(indirilmiştir).
Acaba İslam öncesinde Tevrat ve İncil hayat için bir gerçek bir referans alınmadığı için
Sadece tek Allah inancı kalmış , ama bu inancın hayata yansıması gereken ilkeleri unutulduğu için ,bu toplum gaflette kalmış olabilir mi?Çünkü kuranın indiği dönemde Mekke de Yahudi ve Hristiyanlar olmalı yada yakın coğrafya nedeniyle ticari, sosyal ilişkiler olmalı.Buna rağmen rabbimiz uyarılmamış ve gaflette kalmış vurgusunu yapıyor. Bu durumda yüce kitabımızın indiği dönemde sanki herşey yeniden başlıyor değil mi?
Bu arada sevgili peygamberimizin babasının adının ABDULLAH yani Allah’ nın kulu olduğunu da hatırlayalım.
Sevgi ve selamlarımla ..
Başarınız daim olsun, Allah ilminizden yararlananların sayısını arttırsın ve hepimize
bu güzel günlerde ilmimizle amel etmeyi nasip etsin.
selam,
programda bir hafız örneği verildi, sadece cam açarken işe yaradığı gibi terbiyesizce de bir yorum yapıldı. sizde peşinden öyle okumanın bir sevabının da olmayabileceğini söylediniz. size tüm sevgimi kaybettim ve sizi o an bir cahil gibi düşündüm ki değilsiniz. o zaman amaç ne…
soruyorum..
1-namazda kuran okumak farz mı , kuran dan bir ayet okumadan namaz namaz olurmu
sabah namazında mumkun olduğu kadar uzun kur an okumak gerekiyormu
2-allahın mutlaka arapça öğrenin gibi bir emri varmı
3-kuranın çevirisinden namaz kılınır mı (ki konuklarından biri meallerin kuranın tam anlamı olmadığını söyledi)
4- sizcede allah günde en az 5 defa kuran okumamızı emretmiş mi.
5-kuran okumak en buyuk sevaplardan birimi..
6- o an söylediğiniz kelime ağzınızdan yanlışlıklamı çıktı.o kısmı kendiniz tekrar izleyecekmisiniz.
7- izledikten sonra kuran okumanın önemiyle ilgili ileriki programlarınızda konuk çağıracakmısınız..
Bir programınızda ateist ve dindar birisini karşılaştırın lütfeeeeeen. Karşılıklı birebir savunmalarını çok merak ediyorum
Selamlar.. ya ben sıradan bir müslümanım, ama siz hocaların kuranmı, sünnetmi, öncelik kuran, biz kurana inanıyoruz, hadisler olurdu olmazdı vs. konuşmalarına bir anlam veremiyorum… akademik bilgimde sizinki kadar değil ama mantığım benim şu…. hocam ilk müslümanlar kuran diye bir şeye inanmadılar ki, veya bir meteor gibi gökten bir kuranda inanmadı, benim bildiğim gibi Hz.Muhammed(s.a.v.) geldi. Benim şu ağzımdan çıkan şu cümleler Allahın ayetleridir dedi.Çevresindekilerde Hz.Muhammed(s.a.v.) İn ağzından çıkan şeylere inandı. Hatta ilk dönem hafızlar vardı.Kitaplaşma Hz.Osman zamanında oldu. Yani Hz.Muhammed’e inanmadan Kurana nasıl inanılır. O Allah birdir dedi bende resulüm. Biz onun dediğine inandık. Elimize havadan düşen bir kurana inanmadık. Onun dediklerinide daha öncekiler söylemedi. Museviler Tanrı ile insanı güreştirdiler. Hristiyanlar üçlemeye inandılar. Niceleri putlara inandı. Hz.Muhammed(s.a.v.) söyledi biz peygambere öncelikle inandık. Bunu bir tefekkür etmenizi arz ederim.
-ı Allah, mekandan münezzeh olduğu gibi şekilden de münezzehtir.
İnsan aklı O’nu kavrayamaz. Akıl, O’nu tasavvurdan acizdir. O, hayal de edilemez.
Peygamber (as): “Allah’ın yarattıklarını düşününüz, fakat Allah’ın zatını düşünmeyiniz. Gerçekten siz O’nun şekli hakkında bir bilgi edinemezsiniz. Allah, hayal ettiğinizden başkadır.” Buyurur.
Kur’anda: “O’nun hiçbir benzeri yoktur.” Buyrulur. (Şura:11)
Allah, yarattıklarından hiç birine benzemez. Çünkü; Allah’ın misali ve benzeri yoktur. Hiçbir şey de O’na benzemez. Allah’ın isim ve sıfatları sonradan yaratılmamıştır. Ezeli ve ebedidir.
Kur’andaki: “Ellerimle yarattım” (Sad:75) ve “Eller üzerinde seçip çıkardı” (Al-i İmran:33) ayetlerdeki el, güç, kuvvet ve kudret demektir. Allah’a asla el düşünülemez. El ve terazi gibi kelimelerin Cenab-ı Allah’a nisbeti mecazidir, hakikat değildir.
Konuyu ilgili makamlara taşıyacağım .Bikginize
CANLI/CANLANMA NEDİR?
Alıntı: Hayat Ansikl.,
… Örneğin, tütünlerde <> hastalığını yapan virüs, doğrudan doğruya ELEMETLERDEN OLUŞMUŞ bir moleküle (Alkan molekülüne) benzediği halde (kendini) çoğaltabilir/üretebilir. Dolaysıyla da CANLI/canlanma/hayat/ruh bulma özelliği gösterir.
HAYAT/can/ruh YAPAN MADDE
… Örneğin, bütün canlu varlıklarda bitki, hayvan ve insan bedenleri HAYATI/canı/ruhu yapan madde <> dır.
Gösterdikleri bütün ayrılıklara rağmen bitkiler, hayvanlar ve insan bedenlerinin birtakım ORTAK özellikleri vardır. Örneğin, bütün canlı bedenlerde hayatı yapan madde <> dır.
Protoplazma bitki, hayvan ve insan bedenlerinde değişik biçimler/şekiller alır. Hatta, aynı bitki, hayvan ve insan bedelerinin, başka başka yerlerinde (kas, sinir, kemik vb) bile, değişik biçimlerde görülebilir. ANCAK, esas olarak, BÜTÜN PROTOPLAZMA maddeleri BİRBİRİNE BENZER ve hepsinde 42 element bulunur.
Sayfa: 705, Canlıların/bedenlerin Yapı taşları
…Hücreler soluk alır, beslenir, bedenin bütününden ayrı olarak doğar/oluşur, ayrı olarak ölürler (;Yani, bedeni oluşturan hücrelerin ömrü çok kısa “122 gün” olup, bedenin ölümüyle, ölmezler. Her beş senenin sonundaki hücreler ile beş seneki hücreler tamamen yenilenmiştir. Bir diğer değişle, bu beden beş sene önceki beden değildir! İ. Hakkı Erzurumlu, Marifetname). Hücre hayatını sürdürmekte, asıl bedenden yardım gördüğü gibi, kendisi de bedenin yaşamasına yardım eder. (Unutma ki, her hücre bir bireydir! Ortalama, ben dediğiniz bir beden 100 triliyon hücreden/bireyden oluşmaktadır. X geni ölüme karar verince, Alkan üretimi sona erer ve beden ölür. Tohumlar ölmez! Tohum sürekli olarak ölen bedenleri diriltir/tekrar tekrar oluşturur.)
HAYAT/can/ruh bir tek hücre/tohumların içindeki kan hücresi ile başlar.. Vücuda meydana getiren sayısız hücreler, İşte bu TEK/ahad hücrenin kendisini kopyalaması/üretmesinden meydana gelir. Tek hücre, yalnız GELECEĞİN bedenlerinin hazırlayıcısı DEĞİL, aynı zamanda da GEÇMİŞİN DNA ve genetik TÜM özelliklerini de taşıyan bir birimdir. (Ana rahmine düşen sperm, ceninin cisminin/bedeninin LEVH-İ MAHVUZUDUR. Levh-i Mavuz bu alemin aynısı/aynasıdır!)
HAYATIN/canın/ruhun TEMELİ
Bütün canlılar (tohumlar/bedenler) peltemsi (menimsi) bir madde olan protoplazmadan meydana gelmiştir. Her bitki, hayvan ve insan protoplazması başka bitki, hayvan ve insanların protoplazmasından şekil olarak değişiktir. Yalnız, protoplazmaların ORTAK özellikleri vardır.
Bir defa, hepsinde şu esas 42 çeşit ELEMENT bulunur… protoplazmanın yapısında kırk iki çeşit element olduğu tesbit edilmiştir. (İster kanın, isterse bedenin oluşumunda hep bu 42 çeşit element vardır ve EVRİM KANUNDUR.
Gelişim Genel Kültür Ansikl., Cilt: 4, Doğamız, sayfa: 6
Yaşamın Temel Özellikleri
En basit canlı yaratık (bitki, hayvan ve insan tohumlarındaki kan hücresi) (4) TEK bir canlı birimden, yani, hücreden oluşur. (erkek “o+”, dişi “>”, DNA ve genler)…
Farklı görünümlerine karşın, bitkiler, hayvanlar ve insan bedenleri BİRBİRİNDEN sadece yaşamın temel faaliyetlerini yerine getiriliş tarzında ayrılırlar. (Evri Teorisi, bedensel değişiklik/şekillerden giderek, teoriyi ispanlamaya çalışmaktadır. Oysa, bitki, hayvan ve insan hücrelerini/bedenlerini oluşturan aynı elementlerdir)
Sayfa: 14
Şifrelerin Sırrı
…;(DNA) Merdivenin yanları ardaşık bir sırayla dizilmiş fosfat ve dezoksiriboz şeker birimlerinden oluşur. Her kıvrımda, NÜKLEİK ASİT bazlı elementsel bileşiklerden birbirine bağlı İKİ ÇİFT bulunur. Bu bazlar yalnızca DÖRT tanedir: 1. Adenin (A), 2. Timin (T), 3. Sitonin (S), 4. Guanin (G). Birbirinden farklı, ancak birbirini tamamlayacı yapıları nedeniyle A yalnız T ile, S ise yalnız G ile birleşebilir
Âdem’i yarattık da bütün meleklere Âdem’ secde edin dedikte, bütün melekler secde etti. Ama İblis secde edenlerden olmadı.
Âdem’e mi, secde ediliyor, yoksa Ana mı Kutsal (Kut-s-Al)
İki gören ŞAŞIDIR! İki görmeyen bir tek müslüman var mı?
Allah ahad’dir. Bende varım deyince tek varlık Allah mı oluyor, yoksa: Allah ve ben ikikişi mi oluyoruz?
Nisa S.:
1. Ey insanlar! Sizi bir tek canlıdan/özden/ruhtan yaratan, ONDAN eşini vücuda/bedene getiren ve O ikisinden birçok erkekler ve dişiler üreten Rabbinize karşı gelmekten sakının…
Bir tek canlı kim? Ondan eşini bedene getiren kim? O İKİSİ kim?
Kendini bilen Rabbini bilir değil! Kendi bedeninin oluşumunu bilen Rabbini (Ab-ı hayat suyu, Alkanını) bilendir. Kalıtımı bilendir. Kalıtım sadece ana-babadan geçmez. Bizden önce oluşan tüm bedenlerden/ilk oluşan Alkan hücresinin oluşumundan günümüze devam eder. Kalıtım, tüm ırkları yok eden ve gerçek bilimdir.
Kalıtsal hastalıklar geçiyorda, DNA ve diğer genler geçmiyor mu? Genlerin tek başına geçmesi mümkün değildir. Çünkü, genler tohumun/spermin içindeki kan hücresi içindedir. O kan hücresi içinde erkek “o+”, dişi “>”, DNA ve genler birliktedir ve birlikte geçer.
Hiçbir tohum çocuklarını veya çocuklarımızın bedenlerini yaratmaz. Toprağa veya rahimler düşen her tohum kendi bedenlerini yaratır. Onun ırkı olamaz!
Târık S.
5. İnsan, neden yaratılmış olduğunu bir baksın (Ey insanlar! Ben dediğiniz bedeninizi yaratan bir/Ahad sperm değil mi? O Yoksa, ben dediniz beden oluşması mümkün mü?
6. Fırlayan bir suyun BİR/ahad parçacığından yaratıldı (o insan değil, beden!) o.
7. Bel ile kaburgalar arasından çıkar o su (sperm).
8. O Allah, o (ölen) insanı (değil, bedeni) TEKRAR hayata (sperm rahimlere düştükçe) DÖNDÜRMEYE elbette KAADİR’dir.
Kıyamet S.
37. O (insan veya ben dediğiniz beden, rahimlere) dökülen meniden BİR/ahad sperm değil miydi?
39. Nihayet, ONDAN iki çifti (1. Çift: Adenin + Timin) ERKEYİ ve (2. Çift: Sitozin + Guanin) dişiyi vücuda getirdi.
40. Peki, bunu yapan (sperm/tohum toprağa/rahimlere düştükçe) ÖLÜYÜ (ölen sap-saman/leş denilen bedenlerdir. Tohum/sperm değildir!) DİRİLTMEYE güç yetiremez mi?
-eden için besin, gıda gerekir mi? Yediklerimiz mide ve barsaklarda emilerek, tamamı KARACİĞERE gider ve ALKAN oluşturulur. Bedeninizde yediklerinizi değerlendirecek bir organ yoktur.
MEVLÂNA, Mesnevi, II. Cilt, Çeviri: Veled İZBUDAK
Üçüncü Basım
İstanbul. 1957 – Maarif Basımevi
Sayfa: 21, Beyt: 255
“Yüzbinlerce ‘LÂHAVLE’ okuyan ŞEYTAN’a bak, ey Âdem (erkek), İBLİS’i gör, bak, nasıl YILANDA (Tıppın sembolü) gizlenmiş!
İstanbul. 1960 – Milli Eğitim Basımevi
I. Cilt, Sayfa: 310, beyt: 3895
“O zaman, yüzlerce Âdem’in perdesini yırtar, yüzlerce yeni müslüman olmuş suçsuz, günahsız İblis yaratır!” diyor.
Hayat Ansikl.: Celâlettin Rumî(Mevlâna), Sayfa: 820, I. paragraf
“… Mevlânâ da, bu yüzden, şiirlerince FARSÇA kullanıyordu. Hatta, buna üzülerek söylediği şu mısra pek ünlüdür.: <> (Her nekadar Farsça söylesem de aslım Türk’tür). demişler!
Hayat Büyük Türk Sözlüğü
HİNDÛ (hi. F.). Hind’in BRAHMAN ahalisinden adam, BRAHMA DİNİNDE Hindli. diyor.
-Mevlânâ Hz. nerede doğmuş ve ailesi kimmiş görün.
Hayatta kendimi hic bir zaman bu konuda kandirmadim yok kalbim temiz yok tursu yok lahana,56 yasima geldim her zaman cevremi izlerim 100 oruc tutan insanin icinden kac tane adam gibi adam cikar diye sorarsaniz sanirim bir elimin parmak sayisi kadar en yüksek ihtimal olabilir bu arada dikkat ediniz olabilir diyorum var demiyorum daha da az cikabilir sayin radikal dinci hocam.
Merhabalar.
Bir fabrikatörün işçilerine “rızkınızı ben veriyorum” demesi ile, bir alimin, bilgisini paylaştığı kişilere “bilginizi ben veriyorum” demesi arasında fark var mıdır? ikisinin davranışları nasıl olmalıdır? Şu yazı hakkındaki görüşlerinizi merak ediyorum. Teşekkür ederim:
https://nineler.wordpress.com/2016/06/06/alinti-yapmak-istemiyorum/
hocam Allah razı olsun senden güzel kitaplar, eline yüreğine sağlık,ancak tv de daha çok görmek istiyoruz seni, hayırlı ramazanlar
Sayın Emre DORMAN,
emredorman@yahoo.com
TEŞEKKÜR EDİYORUM…!
15 gün kadar önce, pdf formatında paylaştığınız “Allah’a Öğretilen Din” kitabınızı bilgisayarıma indirip fırsat buldukça okudum ve bugün bitirdim.
TEŞEKKÜR EDİYORUM…!
58 yaşında, ODTÜ mezunu elektrik mühendisiyim ve son 12 yıldır yurtdışındayım (son 5 yıldır Suudi Arabistan – Cidde kenti). Kendimi bildim bileli, “inanan” bir kişiyim ve son 8 yıldır da namazlarımı ihmal etmeksizin, düzenli olarak kılıyorum.
Kitabınızı okudukça, başlarda hadislerin nasıl tutarsız ve güvenilemez oldukları açıklamalarınızı, 1- Müslümanlığımızın Sorgulanması, 2- Kuran’ı Kerim İle İlişkimiz, 3- Dinin Kaynağı ve Metodoloji Sorunu, 4- Hadisler Neden Dinin Kaynağı Olamazlar bölümlerindeki görüşlerinizi keyifle ve ilgiyle karşıladım.
5- Peygamberimiz ve Peygamberlik Hakkında Doğru Bilinen Yanlışlar, 6- Tevhit Dinine Uygun Olmayan Bazı İnanç ve Kabuller bölümlerini okuduğumda ise derinden sarsıldım. Çünkü örnekleri ve sebepleri ile ayrıntılı şekilde açıkladığınız “doğru bilinen yanlışlar” ve “uygunsuz bazı inanç ve kabuller” çoğu insan gibi benim de din algımın parçalarıydılar!
Ne yazık ki, Türkiye’nin en iyi üniversitesinden mezun bir mühendis olmam, 58 yaşın verdiği yaşam tecrübesinin de avantajı ile çok gelişmiş bir analiz ve öngörü deneyimine sahip olmam, son 8 yıldır dinin temellerini esas alarak ibadetlerime dikkat ediyor olmam, halen İslam dininin kaynağı olan ülkede ikamet ediyor olmam, Allah’tan başka bir ilah tanımamam, benim de birçok “sıradan” insan gibi saçmalıklara ve asılsız inançlara kapılmama engel olamamış.
Kitabınızın özellikle 5. ve 6. bölümleri adeta balyoz gibi başıma indi. Yazdıklarınızın, görüşlerinizin %99 una yürekten (ve tüm aklımla) katılıyorum. Bu kitabı yazdığınız için size teşekkür, beni bu kitapla buluşturduğu için de Allah’a hamt ediyorum. Kitabınızdaki her bir bölüm, deyimin tam anlamıyla “gözümü açtı.” Şirke kaydığımın farkında olmadan, yaratıcımıza (ve peygamberimize) karşı terbiyesizlik ettiğimi fark etmeden, asılsız kabullere, safsatalara kapıldığımı anladım. Dilerim, bundan sonraki yaşantımda İslam’a ve Kur’an’a aykırı düşebilecek herhangi boş (ve yararsız) düşüncelere, zanlara kapılmam.
Bu noktada, hissettiğim bir başka sıkıntımı dile getirmek isterim. Son 20 yılda Kur’an’ın 3 değişik tercümesini okudum. Aralarında ne kadar fark var bilemiyorum (zaman geçince önceki tercümedeki ayrıntıları unutuyorum), ama genel olarak algıladığım husus şu ki, her çevirmen (doğal olarak) kendi algısı çerçevesinde çeviri yapıyor. Örneğin, hepsinde de, Maide – 6 da, aptes alırken “ayakları yıkayın” diye aktarılmış, oysa burada ana dili Arapça olan arkadaşlar, aynı ayeti “başı ve ayakları mesh edin” diye yorumladılar. Geçmiş olayların kıssaları ve hikayeleri durumunda böyle ayrıntılar pek önemli olmayabilir (Musa firavun karşısında nasıl mucize gerçekleşmiş ise, Rabbi İbrahim’i birtakım emirlerle nasıl sınamışsa bugün için küçük ayrıntıların pek bir önemi yok), ama bugünkü yaşamımızı Kur’an’a göre düzenlemek istediğimizde yaşayan ayrıntılar önemli oluyor (bir başka konu da, “recim” meselesi, ki çevirilerin çoğunda evli / bekar ayrımına göre recimden söz ediliyor, oysa orijinal Kur’an metninde böyle bir ayrım –ve recim– yok). Yani, çevirmenler de istemeyerek de olsa hadislerin, hikayelerin etkisinde kalarak yorum yapıyorlar. Arapça bilmediğim için de, orijinal metni okuyarak çıkarım yapmam olanaksız.
Bana tavsiye edebileceğiniz en gerçekçi, en katışıksız / katkısız, doğruya en yakın olduğunu düşündüğünüz bir Kur’an çevirisi var mıdır?
Çalışmalarınızda başarılar diliyorum ve tekrar teşekkür ediyorum. Allah yolunuzu açık etsin.
Saygılarımla,
Z. Oğuz ERCiYAS
26 Mayıs 2016
Jeddah / K.S.A.
oerciyas@yahoo.com
Kiymetli hocam , sizi uzun zamandir takip etmekteyim. Sizlerle (Caner Taslaman)sosyal medyada tanismadan once bende kendimce bu fikirleri savunuyordum. Kurani Kerimden koptugumuzu Allahin kelami yerine kul kelamina itibar ettigimizi yanlis yolda oldugumuzu savunuyordum. Tabi ki bu dusuncelerden dolayi az tepki almadim 🙂 ama mantigim ve kalbim hep tastik etti beni. Ben tahammul edemiyorum camilerde Allahin ismiyle peygamberimiz Hz.Muhammedin isminin yan yana yazilmasini bana buyuk şirk olarak geliyor. Bilmiyorum ne kadar hakliyim.
Neyse lafi cok uzatmayayim. Allaha ogretilen din kitabinizdan iki tane aldim biri cok sevdigim bir dosta hediye ettim 🙂
Digerini keyifle ve zevkle okuyorum. Size sorum şu olacakti ben arapca bilmiyorum evimde dort ayri ceviri var sizin tavsiye edeceginiz bir ceviri var midir ?
Umarim bir gun karsilasmak nasip olur. Saygilarimla.
Merhaba Emre bey, size iletişim adresinden yazamadım. O yüzden buradan yazmak zorund kaldım.
Çalışmalarınızı takdirle izliyorum.
Yorumlarınıza uygun/yakın, çağdaş bir Kur’an-ı Kerim tefsiri almak istiyorum. Hangi tefsiri tavsiye edersiniz. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’i bilimsel ve sistematik bir şekilde inceleyen bir kitap tavsiyeniz ne olabilir?
Şimdiden ilginize çok teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.
Esen kalın.
hadisler hk görüşlerinize bende katılıyorum işin ilginç tarafı şeytanın boş durmadığını ve diğer kitapları değiştirdiğine iman eden müslümanların konu kendi dinimiz olunca hiçbir bilginin bozulmayacağı yanılgısına düşmesidir. Allah Kuranda (Hicr Suresi 9. ayet) Kur an’ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız. buyurmuştur ama teşbihte hata olmasın antivürüs programı olmayan korumasız hadisler ortadır ve şeytanın tek mecrası hadislerdir
Selamun aleykum hocam ,Calismalarinizi yakindan takip ediyorum .Benim aklimi karistiran konu nesh konusu bakara 106 da bahsedilen nesh islamin doger dinleri neshindrn bahsetmezmi .Bn boyle dusunuyorum arastirdigim kadariyla cok fazla itilaf var bu konuda, Yardimci olursaniz cok sevinirim.ikinci bir hususta bakara 62 ile ali imran 85 ayeti celiskili gibi anliyorum bn yardimci olursaniz cok sevinirim simdiden tesekkur ederim.
Kitabınızı aldım. Elinize sağlık. Mükemmel olmuş. Peki şunu anlamaya çalışıyorum, eğer namaz ile ilgili hadisler olmasaydı namaz nasıl kılınacaktı. Bu konuda bilgi verirseniz çok mutlu olacam, çünkü burada bir türlü cevap bulamadım.
Saygılarımla.
Slmn Alykm Aykut Bey
Namaz hakkında Yükselen Sözlerde Zeki Bayraktar hocanın programını izlemenizi tavsiye ederim.
selamun aleykum abi peygamberimiz zamanından bu zamana kılınarak aktarıldığını düşünüyorum ben sonuçta belli başlı şeyler.tabi bunlara eklemeler olmuştur hadisler üzerinden ögle ve yatsı namazı için farzdan önce ve sonra 4 rekat namaz kılana cehennem ateşi haram kılınmıştır hadisi gibi ama kılına kılına geldiği için değiştirilme olmadığını düşünüyorum zaten şöyle bir şey var ibadetin sayısı olmaz birine 10 tl de yardım edebilirsin 100 tl de onun gibi düşünüyorum ibadet her zaman ve istediğin kadar yapılabilinir ama namaz hakkında peygamberimizi örnek alıyoruz kendi düşüncelerim bunlar benim
Selamlar,
Bugun son kitabinizi bitirdim, cok guzel bir kaynak olmus.
Bilmiyorum bu ortamdan insanlara bilgilendirme yapiyor musunuz ama uzun zamandir aklima takilan ve cevabini arastiriken baskalarina da danistigim bir konu var. Bu konuda sizin de fikrinizi ogrenmek isterim…
Kur’an da les yemenin yasaklandigi yaziyor. Bu nedenle balikcilarda satilan baliklarinda kesilmeden olu olarak satilmasi konusu bu nedenle kafami kurcaliyor. Bazilarndan duydugum kadariyla ve internnette gordugum cevaplarda bir hadise dayandirilarak yenebildigi iletiliyor.
Tabiiki hukum vermiyorum, cunku gercegin ne oldugundan insanlar bu sekilde satin alip yediklerinden dolayi emin degilim sadece ve dogruyu bir gun bulacagimi dusunuyorum. O zamana kadar kendimce uzak duruyorum. Siz bu konuda ne dusunuyorsunuz?
Simdiden cok tesekkurler.
İLAHİ SÖZLER ve BEŞERİ SÖZLER 8. 6- AYETLERİN HAKKI:
(I) Ayetlerin, ÜSTÜN OLMAK VE AYKIRI OLUNMAMAK
HAKKI (Kur’an-ı Kerim’den SORUMLU TUTULACAĞIZ):
Ayetler,ilahi kural oldukları için, beşeri sözlerden ve beşeri sözlerin yazılmış hallerinden ÜSTÜN TUTULMASI VE BEŞERİ SÖZLEİN HİÇ BİR AYETE AYKIRI OLMAMASI BAKIMINDAN:
Kur’an-ı Kerim’İN Hakları ve Özgürlükleri TAM OLARAK
KORUMAYA YÖNELİK OLAN HAK SİSTEMİ’NDEKİ YERİ
İLAHİ ALAN:
=HİÇ BİR KURAL KUR’AN-I KERİM’E AYKIRI OLAMAZ=
KUL OLMAK=ALAH’A TESLİM OLMAK: HERŞEY HER AN ALLAH’A MUHTAÇ, HER İNSAN HATA YAPAR
BİLİMSEL OLMAK=GERÇEKÇİ OLMAK: AKIL SINIRLI SONSUZLUKLARI KAVRAYAMAZ, HER İNSAN HATA YAPAR
* * * * * * * *
BEŞERİ ALAN
Beşeri Sözlerin ve uygulamalar(HADİS, SÜNNET, KIYAS, İÇTİHAT, KANUN, KURAL VE DİĞER İNSANİ BİRİKİMLER)ın yardımı. Hiçbirisi asla Kur’an-ı Kerim’e aykırı olamaz
Beşeri alan, AKIL SÜZGECİNE TABİ OLAN ALANDIR.
Beşli organlar da ancak kendinden üstün olan organların kurallarına uygun olmak şartı ile kural koyabilirler.
=HİÇ BİR KURAL KUR’AN-I KERİM’E AYKIRI OLAMAZ=
-68-
A.a) İLAHİ SÖZLER ÖLÜMSÜZDÜR, DEĞİŞMEZ; ancak yaratan ve
yok eden Yüce Allah değiştirebilir.
c) İlahi sözler, sonsuz kapsamlıdır (Bütün sorunların çözümleri vardır ).
d) İlahi sözler, insanlar da dahil bütün yaratılanların akıllarının sınırlarını aşar.
e) İlahi sözler, sınırlanamaz. Yani, açıklamalarının TAM OLARAK BİTİRİLMESİ, İNSANLARCA, MÜMKÜN DEĞİLDİR, bu yalnızca Allah’a aittir. Ancak, ilahi sözleri anlamaya çalışmak ve uymak her insana görevdir, tıpkı; görme örneğinde ( İnsan gözü ancak belirli bir mesafeyi görebilir, SONSUZLUKLARIN TAMAMEN GÖRÜLMESİ ALLAH’A AİTTİR, ama insan, sonsuzlukları göremiyorum diye GÖZÜNÜ KAPAMAZ, BAKAR VE GÖREBİLDİĞİ KADAR GÖRÜR. ) olduğu gibi.
B.a) BEŞERİ SÖZLER, insan sözleridir. ÖLÜMLÜDÜR, DEĞİŞİR,
yani belli bir süre sonra, DOĞRU OLAN SÖZ, YANLIŞ YA DA
GÜLÜNÇ HALE GELEBİLİR. Örnek: ‘’ BİR GÜNLÜK YOL
YAKLAŞIK OTUZ KM.DİR ‘’ sözü, 16. yüzyılda doğru iken,
20. yüzyılda yanlış hale gelmiştir.
b) Beşeri sözlerin ölümsüz olduğunu iddia etmek, Allah’a eş koşmak anlamına gelir, çünkü, ÖLÜMSÜZ OLMAK VASFI BU DÜNYADA YALNIZCA ALLAH’A MAHSUSTUR, YANİ BÜTÜN İNSANLAR İSTİSNASIZ ÖLECEKLERDİR.
c) Beşeri sözlerin ölümsüz olduğunu iddia etmek, öncelikle o sözü söylemiş olan insana ve Allah’a karşı iftira etmek anlamına gelir.
d) Beşeri sözler sonsuzlukları kavrayamadığı için; gerçek iken, hak iken, bir noktadan sonra kendisini koruyamaz…
e) Beşeri sözler; ( Fitne, yalan, eksiltme, azaltma, çoğaltma ve benzerleri gibi ) KASITLI OLARAK BOZULABİLİR, ya da iyi
niyetle söylense ve tahrip edilmemiş olsa dahi GERÇEK OLMA-
YABİLİR, HATALI OLABİLİR, YANLIŞ OLABİLİR…
BU DURUMLAR VE ÇOĞALTILABİLECEK DİĞER ÖZELLİKLERİNDEN DOLAYI, BEŞERİ SÖZLER MUTLAKA, AKIL SÜZGECİNDEN GEÇİRİLMELİDİR.
– 69
BEŞERİ KURALLARLA İLAHİ KURALLARIN, DİĞER BAZI ÖZELLİKLER YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMALARI:
1-İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar ebedidirler, yıpranranmazlar, ölmezler.
1-BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar geçicidirler, yıpranırlar, ölürler.
2- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar hep aynıdırlar, insanlar değiştikçe değişmezler.
2- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar zamanla değişirler, insanlar değiştikçe zamanla
eksik, yanlış ya da gülünç hale gelebilirler
3- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar, insan aklının kavrama sınırını aşarlar, insanlar
tamamını kavrayamazlar.
3- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, insan aklının kavrama sınırı içinde kalırlar.
4- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar dosdoğrudurlar. Allah’tan başkası değiştiremez. İnsanlar değiştiremezler, DEĞİŞTİRDİK DİYE UYDURDUKLARI SAHTELİKLERİN, ilahilik vasıfları yok olur ve değiştirdik diye uydurdukları, BEŞERİ VE YANLIŞ BİR KURAL OLUR VE ALLAH’A KARŞI DA İFTİRA OLUR.
4- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, insanların AMAÇLARINA GÖRE AYARLA-NIRLAR (Nitekim hakim sınıflar kanunları kendi çıkarlarına göre ayarlamak suretiyle; HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ MASKESİ ARKASINA GİZLENEREK, DİĞER İNSANLARI SÖMÜREREK HAKSIZLIK YAPIYORLAR…)
5- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kuralların, SONUÇLARI KESİNDİR. Kendiliğinden gerçekleşir, MÜHLET verilmişse, erteleme süresi SONA ERİNCE EKSİKSİZ YERİNE GELECEKTİR. EĞER ERTELENMEMİŞSE HEMEN SONUCU, KENDİLİĞİNDEN MEYDANA GELİR.
Örnek: Süresi biten saniye dahi yaşayamaz.
5- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kuralların sonuçları İNSANİDİR. Uygulama olmazsa veya zorla icra edilmezse kalır. KENDİLİĞİNDEN SONUÇ MEYDANA GELMEZ. Örnek: İdam cezasını uygulamazsanız mahkum yaşar…
6-İLAHİ KURALLAR:
İlahi kuralların hepsi Allah katındandır. Bazıları kesin anlamlı, bazıları da değişik anlamlıdırlar. Kesin anlamlı olanlara (ki bunlar asıl ilkelerdir) MUTLAKA UYMAK ve çeşitli anlamlı olanların da gerçek anlamlarını tam olarak Allah’ın bildiğini ve HEPSİNİN RABBİMİZİN KATINDAN OLDUĞUNU BİLEREK KABUL ETMEK GEREKİR.
– 70 –
6- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, İNSANİ VE ACİZDİRLER. Böyle özellikleri yoktur ve olamaz ve eğer kesin anlamlı ilahi kurallara aykırı iseler PEK ÇOK HAKSIZLIKLARA KAYNAKLIK VE SEBEP TEŞKİL EDERLER. Onun için, kesin anlamlı ilahi kurallara dayanmaları gerekir.
7-İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallardan faydalanmak İNSANLIĞIN menfaatinedir. Dikkat ediniz; ilahi kuralların DEĞİL, İNSANLIĞIN MENFAATİNEDİR. Çünkü; ilahi kuralların Allah’tan başkasına ihtiyacı yoktur. OYSA İNSANLARIN İLAHİ KURALLARA İHTİYAÇLARI VARDIR.
7- BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, ilahi kurallara dayanmazlar ve aykırı olurlarsa; İNSANLIĞIN FELAKETİNE SEBEP OLAN SİSTEMLER VE DURUMLAR ORTAYA ÇIKARLAR. İnsanın insanı katlettiği sayısız örneklere bakınız.
8- İLAHİ KURALLAR:
İlahi kurallar, APAÇIKTIR, CANLIDIR, YARATILIŞ KANUN-LARINA UYGUNDUR, HAKTIR, DİKKATE ALINMAZLARSA BEDELİ MUTLAKA ÖDENİR.
8-BEŞERİ KURALLAR:
Beşeri kurallar, açık, kapalı, hileli, doğru, yanlış, ters veya benzeri durumlarda olabilirler. Zamanla doğru iken yanlış, açık iken kapalı, normal iken gülünç ve benzeri hale gelebilirler.
FARK :
KAZA İLE:
a) Karada iki insan çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Karada iki otomobil çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
b) Denizde iki balık çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Denizde iki gemi çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
c) Havada iki kuş çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Havada iki uçak çarpışır mı?… Çarpışırsa ne olur?…
Allah’ın yarattıkları ile Allah’ın insanlara yaptırdıkları arasındaki FARKLARI, BÜYÜKLÜĞÜ, MÜKEMMELLİĞİ görmüyor musunuz?… Akıl etmiyor musunuz?…
FARK :
– İNSANİ: İnsanlar bilimin son verilerini kullanarak BİR ROBOT yapıyorlar. Bu robotun bütün parçalarını, özelliklerini, miktarını, enerjisini ve benzeri özelliklerini düşününüz…
– İLAHİ : İNSANIN, bütün organlarını, milyarlarca hücrelerini ve özelliklerini, muhtaç olduğu suyu, havayı ve gıdaları düşününüz ve ROBOTLA İNSANI KARŞILAŞTIRINIZ…
– İNSANİ: İnsanların sayısal ve sözel bütün bilgilerini kullanarak, insanları mutlu edecek BİR ESER yazdıklarını düşününüz…
– İLAHİ : KUR’AN-I KERİM’ in tamamını, peşin hüküm olmadan, samimi, objektif ve tarafsız olarak, TAMAMINI ANLAYACAK ŞEKİLDE, – 71 –
GEREKTİĞİ KADAR yani, anladığınız dilden ve anlayabilecek kadar okuyunuz… İnsan yapısı robotun, insan karşısında ne kadar basit ve kul yapısı olduğu belli ise ve insanlar gibi, nesil bırakarak, yok oldukları ilerdeki çağları yakalamaları mümkün değilse; İNSANLARIN YAZDIKLARI ESER DE, KUR’AN-I KERİM KARŞISINDA AYNI ŞEKİLDE BASİT, EKSİK VE İLERİKİ ÇAĞLARA ULAŞABİLMEKTE ZAVALLI KALACAKTIR…
Merhaba, siteye eklenen son kitap ‘Allah’a öğretilen din’ indirilmek istendiğinde hemen yanında bulunan ‘Din neden gereklidir’ kitabının linki geliyor. ‘Allah’a öğretilen din’ kitabının linkini yenilemenizi rica edeceğim. İyi çalışmalar dilerim.
s.a. hocam nasılsınız internet sitenizdeki Allaha öğretilen dinin linkinde hata var basınca din neden gereklidir kitabınız çıkıyor hocam.düzeltebilirseniz sevinirim.
Emre Bey Merhaba,
Kitaplarınızı özellikle “Dini Konularda Kendini kandırmanın 40 Yolu” kitabını çok beğendim. Ellerinize sağlık. Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerine olsun.
İnternette dolaşırken videolarına rast geldiğim, uslübü ve seçtiği konular çok güzel olan Nouman Ali Khan isimli kardeşimizin çok güzel konuşmaları var. Kendisinin hitabeti çok düzgün ve özellikle gençlere ilham kaynağı olduğunu video’ların altındaki yorumlardan görebilirsiniz.
Aşağıda bana (kişisel olarak) çok etkili gelen kısa videolarından bazılarını ekliyorum.
https://www.youtube.com/watch?v=iszDHIHNcxc
https://www.youtube.com/watch?v=-JYBuf5hmAA
https://www.youtube.com/watch?v=WSPpxJ4nYKQ
Neden böyle bir e-posta gönderiyorum? Ben 25 yaşında bir genç olarak, gençlere İslamın güzelliklerini böyle coşkulu ve etkili bir şekilde anlatan kardeşimizin ülkemizdeki bütün genç kardeşlerimiz tarafından bilinmesini ve benimsenmesini gerçekten istiyorum. Bu yüzden, bu videoların mümkün olduğunca çok kişiye ulaşması için en azından irtibat halinde olduğunuz genç kardeşlerimizle paylaşmanızı çok ama çok rica ediyorum.
“Tebarekesmü rabbike zül celali vel ikram” (Rahman,78)
Aşağıda bu maili size atmam için beni harekete geçiren konuşmayı da bulabilirsiniz.
https://www.youtube.com/watch?v=qeUNS4hnr9Y
İlginiz için teşekkür ederim.
Yusuf Sandikcilar
Merhaba Emre hocam. Öncelikle kendi adıma çok teşekkür ediyorum. Sizin gibi değerli insanlar
bu devirde daha da değerli. Benim iki sorum olacak size. İlki kaderin kurandaki manası nedir?
Mesela ölüm ve doğum için kader deniyor fakat bu durumda biz eğer ölmeyecemiz bir yolu seçecek olursak Allah bu hakkı elimizden mi alır? Hayır illaha öleceksin mi der yoksa ölüm Allah’ın emridir fakat kulun elindedir cümlesi mi doğrudur? Size göre kuran bu durumları nasıl açıklıyor? Allah sürekli bizi duyuyor. Biz ona sürekli dua ediyoruz. Peki bizim duamız kabul olurken başkasının hayatı kötü olma ihtimali var mıdır? yoksa Allah bizi yarattıktan sonra bize müdahale etmiyor mu? yani demek istediğim şuan Allah dünya işlerine müdahale ediyor mu? Bu konuda benim görüşüm Allah insanı ona muhtaç fıtratta yarattı insan Allaha dua ettikçe şükür ettikçe salad ettikçe secde ettikçe kendini her şeyi aşkın bir varlığa teslim ettiğini hisseden insan bu sınav dünyasında doğru yolda olacak şekilde yarattı ve sadece son saati bekliyor. Karar gününe kadar dünya işlerine müdahil etmiyor? bu düşüncemde kurani bir dayanak var mıdır?
şimdiden çok teşekkür ederim .
Allah’a öğretilen din pdf linki inden din neden gereklidir çıkıyor. LÜtfen düzeltirmisiniz.
Kolay gelsin.
Emre Hocam merhaba, ben İlayda Banu Doğan Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi 1. sınıf öğrencisiyim. Geçen sene Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nden mezun oldum, okulumuzda 2 sene önce Kutlu Doğum Haftası ile alakalı etkinlikler yapmaya başladık. Bu sene de bir konferans düzenlemek istiyoruz. Yalnız okulumuzda dine ön yargı ile yaklaşan arkadaşlarımız oldukça fazla. Dolayısıyla Kutlu doğum, peygamber konularından ziyade din felsefesi, din ve bilim olgusu, Tanrı’nın delilleri gibi konularda bir konferans olsun istiyoruz. Arkadaşlarımızın aklında bir soru işareti bıraksak bu bile çok değerli bizim için. Kutlu Doğum Haftası’nda (18Nisan-22 Nisan) bizimle birlikte olmanız, konferans verebilmeniz mümkün müdür? Sizin gibi değerli bir hocamızın okula gelmesini çok isteriz. Cevabınızı bekliyoruz, çok teşekkürler
ALLAH/TANRI/YÜCE YARATICI GÜÇ; KUR’AN’da neler anlatıyor?
Kur’an’ın gerçekleri hakkında!
İslâm dininin ana/temel/TEK kaynağı Allah’ın son ilahi Kitabı KUR’AN, anlaşılmayı, anlamı sorgulanarak, düşünerek okunmayı beklemektedir. Arapça okutulma dayatma zulmü; anlaşılıp, yaşama uygulanabilir olmasında en büyük engeldir. Anlamadan okuyup üfürülecek, kehanetlerde bulunan ya da şifre çözmede kullanılacak bir Kitap asla değildir KUR’AN. “Kur’an’da, herşeyi bulamazsınız” diyenlere inat; Allah, pek çok ayetinde; “Kur’an’da hiçbir eksik bırakmadığını, herşeyi ayrıntıları ile ve örneklerle açıkladığını” söylemektedir. Şekilsellik, şekilsel ibadetler, kıl, kılık, kıyafet, değildir Kur’an’ın derdi! Kendi gibi yaratılmış kullara tapınmanın, onların önünde eğilip bükülmenin, okur-yazarlığı şüpheli din satıcılarına kulluk etmenin/onların boyunduruğu altına girmenin insan onurunu ayaklar altına aldığının, insan özgürlüğüne en büyük zararı verdiğinin uyarıları ile doludur.
Kur’an’ın içinde VAR olan ALLAH, Söylemek istediklerini, okuyan kişinin samimiyetine, anlama kapasitesine göre, Allah’ın tek öğreticiliği ile; “din” adına, hadis/sünnet diyerek hikaye/rivayet anlatanlardan, sömürenlerden, kutsallaştırılmışlardan(?!) kurtarıp, özgürlüğünüze kavuşmanızı sağlar. Peygamberlerin ve kutsallaştırılmış kişilerin adı kullanılarak; her birinin tepesinde bir insanın bulunduğu mezhepler/dinler oluşturulmuş. Musa Peygamber-Yahudilik, İsa Peygamber-Hıristiyanlık, Buda-Budizm, Muhammed Peygamber-Sünnilik, Ali-Alevilik, daha sonra alt kollarda da, pek çok kişinin temsil ettiği tarikatlar, cemaatler, dergâhlar. KUR’AN(Âli-İmran,105)Mezhep,tarikat-cemaat ayrımına acı azap uyarısında bulunur! Kitap tek, Allah tek?!
Peygamberimiz, Allah’a ulaşmada şirk aracı yapılmaktadır. Peygamberimiz sadece Allah’a ve Kur’an’a hizmet etti.
Din sadece Allah’ındır. Allah’tan başkasına mı saygı göstereceksiniz? (Nahl,52) Ayet alıntıları-Mustafa Sağ-Evrensel Çağrı Kur’an meali
“Din”, tüm hikaye / rivayet / hadis / sünnet / tefsir anlatıcılardan kurtarılıp; Allah’a ve Kur’an’a teslim edilmelidir! Kur’an, mezarlıkta, ölülere okunan Kitap olmaktan kurtarılmalıdır!!!
Selamun Aleykum. Ateizm ve ateistler hakkında programlarınızı izlemiştim karşıma bazı videolar çıktı. Bunu hatırlatmalıyım. Araf Suresi 172 ve 173. ayetler var. Siz ve Caner Taslaman gerçekten güzel tartışmalara giriyorsunuz insanlarla. Fakat Ateizm diye birşeyde Ateist diye birşey de olamaz. Müşrik-Kafir-Münafık-Fasık-Günahkar gibi kavramlarla bence hareket etmelisiniz. Bu sözün kurani dayanağı yok. Caner Taslaman’a da iletebilir misiniz? Müslümanlar olarak dikkat etmeliyiz. Hayırlı Akşamlar Olsun İnşallah.
Emre Dorman Kardeşime Mektup
Esselamün Aleyküm Verahmetullahi ve Berakatühü.
Yıllar önce okula giderken sınavlara çalışırdım. Bilmiyorum, herkez mi öğle yapar? Ama ben hep çalıştığım sınavlara şöyle hazırlanırdım;
Önce bilmem gereken yerleri tespit eder;bunları kitap, defer ve diğer kaynaklardan birer-birer kendime uygun bir lisanla yazıya dökerdim. Bu iş bitince nisbeten bir özete kavuşmuş olurdum. Daha sonra bu özeti tekrar inceleyerek daha öz ve kısa bir hale getirirdim. Bu işlemi birkaç kere daha yaparak bilmem gerekenleri neredeyse; formüllerle, anılarla kısaca bana ait şeylerle şifrelerdim adeta. Bu benim huyumdu. Hala da herşeyi böyle değerlendiririm.
Size asıl söylemek istediğim se şu aslında. Elhamdülillah müslümanım. Kur’an-ı Kerim’in tamamını bilememek, hakim olamamakla ilgili son zamanlarda epeyi bir ızdırap duymaya başlamıştım. Etrafımdaki herkeze; Kur’an’ın özeti olabilecek, Allah(CC)’nun bizden yapmamızı ve yapmamamızı istediği şeyleri özetleyebilecek bir çalışma olup olmadığını sordum son zamanlarda. Otuziki farzdan bahsettiler. Elliiki farz var dediler. Kısaca böyle bir çalışma olduğnu bilene rastlamadım. Ta ki bundan üç-beş ay önce sizi bir televizyon programında seyredene kadar. Programın sonunda sunucu kitaplarınızı tanıtıyordu. Kur’an-ı Kerim’deki Temel Emirler ve Yasaklar isimli kitabınızı duyunca nasıl sevindiğimi anlatamam. Şu anda bu satırları yazarken bile size hala gözyaşları içinde dua ediyorum.
Kitabınızı okudum. Her başlığı ve altındaki ayet numaralarını yazdım. Her zaman yanımda taşıyabileceğim, her an bakıp kendimi Rabb’ime yakın hissedebileceğim iki küçük sayfa var artık yanımda. Elbetteki her başlığı ciltlerce araştırıp detaylı şeyler öğrenme olanağım her zaman var ve yapmaya da çalışıyorum. Ama bu iki sayfa başka. Bu bazılarının muska taşıması gibi birşey belki de. Açıp- açıp okuduğum , her okuyuşta size dua ettiğim bu iki sayfa beni Rabb’ime yakınlaştırıyor. Bana şah damarımdan daha yakın olan Rabb’ime.
Allah(CC), size ve sizin gibi müslümanlara dünya ve ahirette sıhhat-afiyet, hayırlı uzun ömürler ve cennetinden yüksek dereceler versin inşaallah. Amin.
Îbrahim Ünal ÇELÎK
02.02.2016
Hocam merhabalar. Ben on sekiz yaşında bir lise öğrencisiyim. Geçirdiğim bir sorgulama sürecinden sonra siz ve sizin gibi hocalarımız sayesinde islamın akla insan yaşamına uygunluğuna inandım ve tatmin oldum. Ancak kafamı kurcalayan son bir konu var ve cevabını bulamıyorum. İslamda başörtüsü veya tesettür hangi amaçla farz kılınmıştır, neyi engellemek istemiştir neden tavsiye değil de farzdır ve doğru uygulaması ne şekilde olmalıdır, günümüzdeki örnekleri doğru örnek midir yoksa sadece yakayı örtmek, saç açık kalsa bile yeterli midir? Değer verip cevaplayacağınız için şimdiden çok teşekkürler. İyi günler.
teşekkürler
ANKEBUT SURESİNDEKİ İNANILMAZ
ENLEM-BOYLAM MUCİZELERİ
http://www.yenimucizeler.com
http://www.yenimucizeler.com/index.php?topic=8.0
Ankebut suresinde böylesine açık ve net bir mucizenin olabileceğine inanamayacaksınız.
Ankebut suresinin sure numarası 29 dur. Bu surenin 38. ayetinde Semud ve
Ad kavminden bahsedilerek, onların yaşadıkları yerler hakkında beyanda
bulunulduğu ve açıklama yapıldığı belirtilmektedir. İster istemez tam bu ayette
bu kavimlerin yaşadığı yerler hakkında açıklama yapıldığının belirtilmesi, bu
yer belirlemenin bir çeşit navigasyon koordinatıyla gerçekleşebileceğini
düşündürdü. Dünya üzerinde bildiğiniz üzere ancak paralel ve meridyenlerle
(enlem-boylam) bir yer belirleme mümkündür. Bunun için iki veri gereklidir:
Enlem ve boylam değerleri.
Kuran-ı Kerim?deki ayetlerin de bir koordinatı bulunur. Bunlar o ayetin Kuran?ın neresinde olduğunu anlamamıza
yardımcı olur. Tahmin edeceğiniz üzere Ankebut suresi 38. ayetin koordinatı olan
(29: 38) verilerini enlem ?boylam değeri olarak uyarladığımızda ortaya çok
şaşırtıcı bir mucize çıkmaktadır. Gerçekten de 29. Kuzey paraleli ile 38. doğu
meridyenin birleştiği nokta, ayette geçen kavimlerin yaşadığı bölgeye isabet
etmektedir. Semud kavmi, Ad kavminin devamı olan bir toplumdur. Ad kavmi helaka
uğradıktan sonra ilk yaşadıkları bölge olan Arabistan Yarımadasının güneyinden,
kuzeye göç etmişler ve Semud kavmini oluşturmuşlardır. Aynı bölge bu bakımdan Ad
ve Semud?un yaşadığı yerlere karşılık gelmektedir. Aynı şekilde 36. ve 37
ayetlerde bahsedilen Medyen kavminin yaşadığı bölge de tam olarak 29. paralel
ile 36. Ve 37. meridyenlerin birleştiği yerlere karşılık gelmektedir. Üstelik
Semud kavmnin yaşadığı yerle ilgili olarak Medine (Hicaz) ile Şam arasındadır
deniyor ve Medine ile Şam arasına bir doğru çizdiğimizde tam orta noktası 29.
kuzey paraleli ile 38. doğu meridyeninin kesiştiği noktaya rastlıyor. Bu coğrafi
bölgelerin haritaları ve haritalar üzerindeki enlem-boylam gösterimleri ilgili
çalışmada kaynaklarıyla birlikte mevcuttur.
Bunlarla da bitmiyor. Lut
Gölü?nün coğrafi konumu ve Hz. Musa?nın denizi yardığı tahmin edilen bölgelerin
de koordinatları sure ve ayet numaralarıyla işaretlenmiş.
Neden kuzey
paralelleri ve doğu meridyenlerinin esas alınması gerektiğinin de çok basit bir
açıklaması vardır. Sure ve ayet numaraları doğal olarak pozitif tamsayılardan
oluşmaktadır. Koordinat düzleminde her iki unsurun da pozitif olduğu bölge (+x,
+y), dünya haritasına uyarlandığında kuzey paralelleri ile doğu meridyenlerine
karşılık gelmektedir. (Ekvatoru x- ekseni, 0 derece boylamını da y- ekseni
olarak varsayıyoruz. )
Ayrıca neden Ankebut?… Ankebut örümcek anlamına
gelir. Surenin bir ayetinde örümceğin evinden bahsedilir ve sure adını bu
ayetten alır. Örümceğin evi, bilindiği üzere örümcek ağındandır. Örümcek ağı
şekil itibariyle doğadaki yapılar içerisinde paralel ve meridyenlere en çok
benzeyenidir. Üstelik El-Ankebut kelimesi teknik bir terim olarak, lehva
üzerindeki şebeke ( ağ, örgü, ızgara) anlamına gelmektedir. Tıpkı bir haritanın
üzerindeki enlem- boylam çizgileri gibi?
Daha ne kadar açık bir mucize
bekleyebiliriz ki?
www. yenimucizeler. com
Bu konuların dışında yeni
tespitlerimden biri olan, Hz.Adem ve Havva’nın yeryüzüne indirildiği yerin
koordinatlarıyla ilgili olan ve National Geografic kurumunun yürüttüğü
Genografic Project çalışmasına dayanan mucizevi uyumu da incelerseniz çok
sevinirim.2/Bakara:36 ayetiyle 2:36 koordinatlarının nasıl mucizevi bir şekilde
uyum gösterdiğine tanık olacaksınız
http://www.yenimucizeler.com/index.php?board=75.0
Ayrıca şu konunun da mutlaka incelenmesinde fayda vardır:
http://www.yenimucizeler.com/index.php?topic=15.0
BU VE DİĞER BİRÇOK MUCİZENİN İNSANLIĞA DUYURULARAK İSLAM
İNANCININ YAYILMASINA KATKIDA BULUNMANIZI RİCA EDERİM…
EĞER MESAJIMI
OKUDUYSANIZ KISA BİR YORUM GÖNDERİRSENİZ SEVİNİRİM..
ALLAH`A EMANET
OLUN..
Kuran’daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günlerin (Mearic 4.ayet) Sırrı ve Yeni Mucizeler-1
MUTLAKA MESAJIMI EN SONUNA KADAR OKUMANIZI ÖNEMLE RİCA EDİYORUM.ÇÜNKÜ KURAN-I KERİM’İN ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN İŞARETLERİNİ ŞİMDİYE KADAR HİÇ DUYMADIĞINIZ BİLİMSEL DELİLLERLE ORTAYA KOYABİLECEĞİNE İNANDIĞIM BİLGİLER İÇERMEKTEDİR.KURAN-I KERİM’İN DOĞRULUĞUNUN,DOLAYISIYLA DA ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN BİLİMSEL BULGULARA DAYANDIRILMASINA, BİLİMSEL BULGULARDA SONRADAN ORATAYA ÇIKABİLECEK DEĞİŞİKLİKLER DOLAYISIYLA TEMKİNLİ YAKLAŞILMAKTADIR.ANCAK BU HİÇ BİR ZAMAN YÜCE ALLAH’IN KURAN-KERİM’DE İŞARET ETTİĞİ BİLİMSEL BULGULARIN AÇIKLAMASININ YAPILAMAYACAĞI ANLAMINA DA GELEMEZ.ÇÜNKÜ YÜCE ALLAH’IN BU BİLGİLERİ GELECEĞE DÖNÜK MUCİZELERİNİ ORTAYA KOYMAK ÜZERE BİR İŞARET OLARAK BİZE BİLDİRMİŞ OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.BİZ İNANANLARA DÜŞEN TAVIR,KURAN-I KERİM HAKKINDA HİÇBİR ZAMAN ŞÜPHEYE DÜŞMEDEN,SONRADAN BİLİMSEL BULGULARDA DEĞİŞİKLİK OLURSA,(Kİ BUGÜNE KADAR KURAN’I YANLIŞLAYAN BİR BİLİMSEL BULGU ORTAYA ÇIKARTILAMAMIŞTIR) O AYETLERİN ANLAMI HAKKINDA GERÇEĞİ BULABİLMEK ÜZERE ARAŞTIRMAYA DEVAM ETMEK OLMALIDIR.KURAN MEALLERİNDE VE TEFSİRLERDE DE AYETLERDE NEYİN KASTEDİLDİĞİYLE İLGİLİ OLARAK ‘ ŞU YÖNDE FİKİRLER DE VARDIR,AMA HERŞEYİN DOĞRUSUNU ANCAK YÜCE ALLAH BİLİR’ ŞEKLİNDE AŞAĞIDA BAHSETTİĞİM FİKİRLERE DE YER VERİLMESİ GEREKTİĞİNE İNANIYORUM.BENİM AŞAĞIDA YAPTIĞIM AYETLERİN ANLAMIYLA İLGİLİ AÇIKLAMALAR HAKKINDA ,MUTLAKA BÖYLE OLDUĞUNA İNANILMASI GEREKİR DİYEBİLECEK KONUMDA DEĞİLİM,FAKAT BÖYLE OLABİLECEĞİNİN DE MUTLAKA BİLİNMESİ GEREKTİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM.
AYRICA ,YÜCE ALLAH’A VE KİTABINA İNANCI KONUSUNDA KENDİSİNDEN HİÇ BİR ŞÜPHESİ OLMAYANLAR BİLE, AŞAĞIDA AÇIKLAYACAĞIM KONULARI OKUYUNCA,KURAN’IN , YANİ YÜCE ALLAH’IN AYETLERİNİN İNANÇ SAHASINI AŞIP BU DENLİ ‘’GERÇEKLİK’’ BOYUTUNDA KARŞILARINA ÇIKABİLECEĞİNİ KABULLENMEKTE ZORLUK ÇEKEBİLECEKLERDİR. BELKİ DE BU RUH HALİ ,YÜCE ALLAH’IN ŞU UYARIYI YAPMASININ EN ÖNEMLİ SEBEPLERİNDEN BİRİNİ OLUŞTURACAKTIR.
Neml 82
O söz başlarına geldiği (kıyamet yaklaştığı) zaman, onlara yerden bir dabbe (mahluk) çıkarırız da, bu onlara insanların ayetlerimize kesin bir iman getirmemiş olduklarını söyler
KONUNUN ÖZETİ:1)KURAN’DA EVRENİN 6 GÜNDE(DEVİRDE)YARATILDIĞINDAN BAHSEDİLİR VE BİR SUREDE DE (MEARİC 4.AYET)EVRENDEKİ DEĞİŞİMLER İÇİN( Kİ AYETTE EVRENDEKİ BİR YER DEĞİŞTİRMEDEN YANİ MELEKLERİN EVRENİN KATMANLARINI GEÇEREK, MİKTARI ELLİBİN YIL OLAN BİRGÜNDE ALLAH KATINA ULAŞMASINDAN SÖZEDİYOR) KOZMİK (EVRENSEL) BİR ÖLÇÜ VERİLİR;50 BİN YIL=1 GÜN(DEVİR).ASTRONOMİ BİLİMİ DE BÜYÜK PATLAMA TEORİSİNE GÖRE PATLAMADAN 300 BİN YIL SONRA EVRENİN YAPITAŞLARI OLAN ATOMLARIN OLUŞTUĞUNU SÖYLÜYOR.50 BİN YILDAN OLUŞAN 6 GÜN(DEVİR) 300 BİN YILA KARŞILIK GELİR.2)KURAN’DA YERKÜRENİN 2 GÜNDE YARATILDIĞINDAN SÖZEDİLİR.BİLİM İSE DÜNYAMIZIN BİR GAZ VE TOZ BULUTU HALİNDEYKEN,BÜZÜLME EVRESİNE GEÇİP KENDİ İÇİNE ÇÖKEREK YOĞUNLAŞMASI VE BUGÜNKÜ BİLDİĞİMİZ ANLAMIYLA BİR GÖKCİSMİ HALİNİ ALMASININ 100 BİN YIL SÜRMÜŞ OLACAĞINI KEŞFEDİYOR.KURANDA BAHSEDİLEN 50 BİN YILDAN OLUŞAN 2 GÜN(DEVİR)100 BİN YIL EDER.3)KURAN’DA DÜNYADAKİ TALEP EDEBİLECEK CANLILAR İÇİN 4 GÜNDE GIDALARIN TAKDİR EDİLDİĞİNDEN BAHSEDİLİR.BU DÖRT GÜN DE HERBİRİ 50 BİN YILDAN 200 BİN YILA TEKABÜL EDER.ASTRONOMİ BİLİMİ DE DÜNYAMIZIN YÜZMİLYONLARCA YIL ÖNCE GALAKSİMİZDEKİ BİR MOLEKÜL BULUTUNUN İÇİNDEN GEÇTİĞİ VE BU GEÇİŞİN 200 BİN YIL SÜRDÜĞÜ BULGUSUNA ULAŞIYOR.Kİ BU GEÇİŞTEN ÖNCE DÜNYADA CANLILARIN ÇEŞİTLENMESİ VE ONLARIN DEVAMLILIĞI İÇİN GEREKLİ OLAN GIDALARIN OLUŞUMUNU SAĞLAMAYA YETERLİ MOLEKÜL ZENGİNLİĞİ YOKTUR.MÜMİN SURESİ 13.AYETTEKİ ”SİZİN İÇİN GÖKTEN RIZIK İNDİREN O’DUR” SÖZÜ DE ASLINDA BU OLAYA İŞARET EDİYOR OLABİLİR.ÇÜNKÜ ‘RIZIK’ ,YAĞMUR VE GÜNEŞTEN DAHA GENİŞ BİR KAVRAMI İFADE EDER.4)KURAN’DA EVRENİN 6 GÜNDE YARATILMASIYLA İLGİLİ ŞÖYLE BİR SÖZ GEÇER: ‘’ARŞI SU ÜZERİNDE İKEN..’’.6 GÜNDE YARATTI.BURADA MEALLERDE SU OLARAK ÇEVRİLEN ‘MAİ’KELİMESİ ASLINDA SU RENGİNDE YANİ SAYDAM ANLAMINA GELİR.ASTRONOMİ BİLİMİ DE EVRENİ 300 BİN YIL (6 GÜN) SONUNDA IŞIĞI GEÇİRGEN HALE GELİP SAYDAMLAŞTIĞINI KEŞFEDİYOR.AYRICA HEM ASTRONOMİYLE İLGİLİ KAYNAKLARDA HEM DE KURAN’DA MADDENİN OLUŞUMUYLA SAYDAMLAŞMA ZAMAN OLARAK BAĞLANTILI ŞEKİLDE AÇIKLANIR. BÜTÜN BUNLAR BİRER ŞANSLI TESADÜFMÜDÜR? YOKSA KURAN-I KERİM’İN ALLAH KELAMI OLDUĞUNUN EN AÇIK İŞARETLERİ OLABİLİR Mİ?
AŞAĞIDAKİ YAZIMDA, ÖZETLEDİĞİM BU KONULARIN AYRINTILARINI VE BİLİMSEL KAYNAKLARDAN YAPTIĞIM ALINTILARLA KANITLARINI BULACAKSINIZ.BULGULARIMIN HİÇ BİRİ BİR ŞİFREYE YA DA ZORLAMA YORUMA GEREK KALMADAN GAYET AÇIK KURAN AYETLERİNE DAYANDIĞINI GÖRECEKSİNİZ.ASLINDA BENİM ŞANSIM,ÇOK AZ SAYIDA ASTRONOMİ UZMANININ BİLEBİLECEĞİ BİLGİLERLE,BUNLARLA İLGİLİ KURAN AYETLERİNİ SADECE BİR ARAYA GETİRMEK OLMUŞTUR.BEN YALNIZCA TESADÜFEN KEŞFETTİĞİM BU BİLGİLERİN TÜM İNSANLIĞA ULAŞMASINI İSTİYORUM. BU YÜZDEN FİKİRLERİME YAZILARINIZDA (HERHANGİ BİR TELİF ÜCRETİ SÖZKONUSU OLMAKSIZIN) YER VERİRSENİZ ÇOK SEVİNİRİM.YAZIM İLE İLGİLİ YORUMLARINIZI E-MAİL İLE BİLDİRMENİZİ RİCA EDERİM.
(BU BULGULARDAN SADECE EVRENİN 6 GÜNDE YARATILMASI İLE EVRENDEKİ MADDENİN 300,000 YILDA OLUŞMASI ARASINDA BAĞLANTI KURULMASI,2003 YILINDA ”ISLAMICPERSPECTİVE” ADLI YABANCI KAYNAKLI İNTERNET SİTESİNDE DE BELİRTİLMİŞTİR.(The Origin of the Universe) BU SİTEDEKİ YAZIYI BEN YAZIMI HAZIRLADIKTAN SONRA GÖRDÜM VE AYRICA BİLGİLERİNİZE SUNMA GEREĞİ DUYDUM.BÜYÜK İHTİMALLE 50 BİN YILIN ÖLÇÜ OLARAK ALINMASI İLE İLGİLİ OLARAK BENİM AŞAĞIDA BELİRTTİĞİM ŞEKİLDE AÇIKLAMALARIN YAPILAMAMASI VE 50 BİN YILLA İLGİLİ DİĞER DESTEKLEYİCİ BİLİMSEL BULGULARIN BELİRTİLEMEMESİ GİBİ SEBEPLERDEN O ZAMAN İÇİN DÜNYA ÇAPINDA FAZLA İLGİ GÖRMEMİŞTİR.)
BİLİMİN IŞIĞINDA
EVRENİN VE DÜNYANIN OLUŞUMUYLA İLGİLİ BİLİNMEYEN KUR’AN MUCİZELERİ
Evrenimizin oluşumunu açıklayan bilimsel kaynaklardan bazı alıntılar yaparak konuya girmek daha yerinde olacaktır.
Big Bang ya da Büyük Patlama, evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce çok yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan bir bilimsel teoridir.
1)Büyük patlamadan sonra evren radyasyondan yayılan çok sıcak gazla dolmuştur. İlk önce gaz, temel parçacıklardan meydana gelmişti: Önce kuarklar oluştu ve bunlar bir araya gelerek protonları ve nötronları meydana getirdi; daha sonra da elektronlar ortaya çıktı. Büyük patlamadan 300.000 yıl sonra, sıcaklık 3000 °K’ye(2726,85 santigrad) düşünce bu parçacıklar birleştiler ve atomlar oluştu.(Kaynak: Büyük Patlama – Vikipedi )
2)Yaygın bilimsel görüşe göre Big Bang ‘ den sonra, henüz madde oluşmamışken, patlamanın ortaya çıkardığı ışın parçacıkları serbest elektronlarla etrafa yayılıyordu. Tahminlere göre patlamadan yaklaşık 300.000 yıl sonra bu elektronların bir araya gelmesiyle madde oluştu.(Kaynak:Ä°LMÄ° MERCEK)
Bu ilk dakikalardan sonra evren artık bayağı soğumuştur. Bunun sonucu çekirdeksel kuvvetlerin etkinliği bitiyor. Evrenin o sıradaki bileşimi %75 Hidrojen, %25 Helyum çekirdeğinden oluşuyor. Sonraki 300.000 yıl boyunca hiçbir değişim meydana gelmiyor..
Bu süre sonunda sıcaklık 3.000 derecenin altına düşünce, elektromanyetik kuvvet sahneye çıkıyor. Elektronları mevcut çekirdeklerin çevresinde yörüngeye sokarak ilk Hidrojen ve Helyum atomlarını yaratıyor. Böylece serbest elektronların ortadan çekilmeye başlaması evreni saydamlaştırıyor.
3)Büyük patlamadan 10 dakika sonra
İlk atom çekirdekleri olan Hidrojen ve Helyum çekirdeği oluşur:
1 proton + 1 Nötron = Hidrojen çekirdeği (evrenin %75’i)
2 Proton + 2 Nötron = Helyum çekirdeği (evrenin %25’
300.000 yıl boyunca dinlenme dönemi
(sıcaklık 3.000 derecenin altına düşer)
Elektromanyetik kuvvetler devreye girer,
elektronlar çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilir
ilk Hidrojen ve Helyum Atomları oluşur
Evren saydamlaştığı için, Fotonlar serbestçe yayılmaya başlar.(Kaynak: EVREN DÜNYA VE İNSAN Ekler )
4) Büyük Patlamanın hemen ardından, Evren, atomların oluşabilmesi için fazla sıcaktı, ilk atomlar, Evrenin ortaya çıkışından yaklaşık 300 bin yıl sonra meydana gelmeye başladı.(Kaynak: HaberBilgi * | * Evrende Geri Kazanım – TÜBİTAK Bilim ve Teknik, Aralık 2000 * | )
5) Bu büyük patlamadan 300,000 yıl sonra yani bundan aşağı yukarı 13,5 milyar yıl önce evrenin ilk görülebilir halinin fotografı çekildi. 1992 yılında NASA’nın COBE uydusunun çektiği bu fotoğrafın astrofizikçilerin hesaplarına tam uyumlu olduğu gözüktü.(Kaynak: Åalom Gazetesi – 02.07.2008 – Einstein: Tanrı zar atmaz , Tanrı: Atarım ) (Yabancı Kaynaklar:Inflationary Big Bang Model ,Laser Interferometer Space Antenna , The Universe )
Şimdi bu bilgiler ışığında Kur’an-ı Kerim’de evrenin oluşumuyla ilgili hangi işaretler bulunduğuna geçebiliriz.
1-Kuran’daki 50 Bin Yıldan Oluşan Günler,Evrenin ve Yerküre’nin Yaratılışı ve Karanlık Madde
Dikkat ederseniz ilk atomların ve dolayısıyla maddenin oluşum sürecinde belli bir süre göze çarpıyor:”300,000 yıl”.Büyük patlamadan 300,000 yıl sonra elektromanyetik kuvvetlerin devreye girmesiyle elektronların çekirdeklerin etrafında yörüngeye dizilerek atomların yani maddenin oluştuğu bu konuyla ilgili benim incelediğim bilimsel kaynakların tümünde vurgulanmıştır.Peki bu 300,000 yıl ile ilgili Kur’an da ne gibi bir işaret vardır?
Bunun açıklamasını yapabilmek için ilk önce şu ayetlere dikkat çekmek gerekir. Furkân Suresi 59.ayet Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde yaratan, sonra Arş’a istiva eden (ona hükmeden) Rahman’dır. Bunu bir bilene sor.
-Neden 50 Bin Yıl Ölçü Olarak Alınmalıdır?
Me’âric Suresi 4.ayet: Melekler ve Ruh (Cebrail), oraya, miktarı (dünya senesi ile) ellibin yıl olan bir günde yükselip çıkar.(Diyanet Vakfı Meali)
Kuran-ı Kerim’deki toplam yedi ayette evrenin yaratılmasıyla ilgili belli bir süreden sözediliyor: ”altı gün”
Mearic suresi 4.ayette ise bize zamanın akışı ile ilgili kozmik bir ölçü veriliyor:1 gün=50,000 yıl .Kur’anda Allah katında bir günün insanlar için ”bin yıl” gibi olduğuna dair ayetler de vardır.Fakat bu ayetlerde zamanın izafiliği ve Allah için zamanın akışının farkını vurgulamak için bizim de günlük dilde kullandığımız ”binyıl” gibi genel bir örnekseme kullanılıyor.Ayrıca içinde ”binyıl”ın geçtiği bu ayetlerde ”sizin sayageldiklerinizden”ya da ”sizin saymakta olduğunuz yıllardan” denilerek de özel bir duruma dikkat çekiliyor.Çünkü onların sayageldiği yıllar Kameri takvime göre saydıkları yıllardır.Kur’anın indirildiği zamanlarda kullanılan Kameri takvime göre bir yılın süresi Miladi takvime göre 11 gün eksiktir ve Miladi takvime göre de farklı zaman dilimlerini ifade eder.Bu durum Miladi takvim dışındaki diğer takvim sistemleri (Çin ve Maya takvimleri gibi) için de geçerlidir.Hatta o zamanlar kullanılan Miladi takvim bile gerçekte tam olarak Dünyanın Güneş çevresindeki dönüş süresini karşılamaz.Bu yüzden ellibin yılın geçtiği Mearic 4.ayette ise ”sizin sayageldiklerinizden” sözü ”özellikle” kullanılmıyor diye düşünüyorum.Bilimin keşfetmiş olduğu,evrenin yani maddenin oluşumuyla ilgili hesaplanan sürede (300,000 yıl) Ay’ın hareketleri değil, Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresi birim (1 yıl) olarak alınmıştır.Kuran’daki 50,000 yıllık sürede de zaman dilimi olarak sayılagelen ve süresi bilinen yıllardan değil,o zamanlar için farazi sayılacak bir sürenin yani Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin esas alındığını görürüz ve diğer takvim sistemlerine göre yapılacak hesaplamalar bugün keşfedilmiş olan 300,000 yıl sonucuna götürmez.Kuran’da ‘’gün’’ (yevm) kelimesinin tekil olarak 365 defa geçiyor olması da, ölçü alınan süre olarak Dünya’nın Güneş çevresindeki dönüş süresinin alınmış olduğuna bir işaret olabilir.Ellibin yıldan oluşan bir gün için de ”sizin sayageldiklerinizden” denseydi bu ellibin yıl Miladi Takvime göre daha az veya daha farklı bir zamanı ifade edeceği için 300,000 yıldan çıkarak beklediğimiz sonucu yani 6 günü bulamazdık.(Bu sözüm yanlış anlaşılmamalıdır,300 bin yıla ya da 6 gün sonucuna ulaşabilmek için herhangi bir zorlama yorum yapmıyorum.Sadece ‘’sizin sayageldiklerinizden’’ derken örneğin Kameri Takvime göre hesap yapacak olursak, bugün modern bilimin ulaştığı sürelere ulaşmanın mümkün olamayacağını belirtmek istedim.Örneğin evrenin yaratılma süresi için ellibin Kameri yılı esas alıp bunu 6 gün ile çarpıp, evrendeki madde 300,000 yılda yaratılmıştır diyemeyiz.Çünkü ellibin Kameri yıl bugün kullandığımız ve modern bilimin de esas aldığı yıl süresine göre 300,000 yıldan daha kısa bir zamanı ifade eder.Zaten bu modern bilimin ulaştığı sonuçlara da uymaz. )Bin yılın geçtiği ayetleri de esas almamız durumunda örneğin evrenin yaratılışı için her biri bin yıldan altı gün yani 6000 yıl süresini verdiğimizde bunun da modern bilimin ulaştığı sonuçlarla uyuşmayacağı açıktır.”Miktar olarak ”sözüyle, miktar aynı zamanda Arapçada ”ölçü” anlamına da geldiği için belli bir ölçüye ve dünyanın güneş etrafındaki dönüş süresine dikkat çekiliyor.Ayrıca bin yılın geçtiği ayetlerde daha önce de değindiğim gibi ‘’sizin sayageldiklerinizden’’ ya da’’sizin saymakta olduklarınızdan’’sıfatları kullanıldığı için ,bu yıllar,Kuran’ın muhatabı olan topluma ve o toplumun kullandığı takvim sistemine göre değişeceği için ,yani zamana ve yere ve de topluma göre değişken bir zaman dilimini ifade edeceğinden dolayı ,Kuran’da sembolik günler olan olan ‘’altı gün’’, ‘’iki gün ‘’ ve ‘’dört gün’’ün hesabında ölçü olarak alınamazlar.Aksi taktirde yapılacak hesaplamalarda zamana yere ve de topluma göre farklı bir evrenin ve yerkürenin yaratılma ya da gıdaların takdir edilmesi süresi ortaya çıkacaktır.Bu durum da Kuran’da hiçbir konuda çelişkilerin bulunamayacağı inancımıza ters düşer diye düşünüyorum. Bu açıklamalarımda neden ‘’binyıl’’ geçen ayetlerin değil ‘’ellibin ‘’yılın geçtiği Mearic Suresi 4. ayetin esas alınması gerektiğini açıklamaya çalıştım.
Şimdi basit bir matematik hesabıyla Kuran’da birçok kez bahsi geçen ”6 günde yaratmanın” sırrını çözebiliriz; 300,000 yıl /50,000 yıl=6 gün
http://www.yenimucizeler.com/kurana-gore-olcu-50-bin-yildir/kurana-gore-olcu-50-bin-yildir-t18.0.html
lam… ben gecen yil psikolojik durumdan dolayi burnumdan estetik amelyat oldum bu beni kotu etkiledi Allahin bana kizmasindan korkuyorum estetik olmama bakmayarak yine psikolojik sorunum var yuzumdeki tek problem burnum digil benim 21 yasim olmasina ragmen insanlar bana 30 35 yas arasi veriyor benim cirkinliyimi yuzume bile soyluyenler oldu ben yine estetik amelyat olsam cokmu gunaha batarim? Cunku kendimden emin digilim oz guvenim yok kendimle barismaya calisdim amma olmuyor her aynaya bakdigimda yine kotu etki altinda kaliyorum aligorum disari cikmak istemiyorum.. yuzumde cook anormallik yok amma cok yasli gorunuyorum sanki 40 yasim var kotu etkileniyorum ne yapmaliyim bana yardim edermisiz bu konuda? lutfen
kiymetli emre hocam,
20 yildir almanya frankfurt cevresinde yasiyorum
ve islamiyetle tam manasiyla burada tanistim,ailem beni yatili kuran kurslarina camiilere gönderdi okul tatillerinde.lise caginda iki yil boyunca devamli bes vakit namazlarimi kilardim ve din dolu bir hayat sürerdim.sonra psikozla tanistim yani hebefreni sizofreni.2006´dan bu yana tedavi görmekteyim.son bir yildir istemeden iman disi yasiyorum,fakat herhalukarde günde bi iki defa namaz kiliyorum,önemli marifetlerimden önce besmele vede dualar okuyorum,Allah derken ikitane L harfini tam vurgulayarak okuyamiyorum.bana geri yazarsaniz cok sevinirim
…..
Kullandığınız meale nasıl ulaşabilirim?
Selamün aleyküm hocam
Size şöyle bi sorum olacak hocam allaha dua ederken veya bir şey isterken aracı kullanmak doğru mu yani bu ölmüş bi insanda olabilir örnek peyganber efendimizi aracı kullanmak diyelim ki yağmur duasina çıkıyoruz işte allahim peyganber efendimizin yüzü suyu hürmetine sen yağmur yağdır gibi bunu bi kaç şahıs la da örneklendirebiliriz .
Bunun olabilir ile ilgili ayet veya hadis varsa söyleyin ama
Eger boyle bişey söz konusu olamaz diyosanız bunun için de ayet veya sahhi bi hadis söylerseniz çok sevinirim
Bu soru arkadaşlarla aramizda sıkça tartışrğımz bi soru cevabinizi bekliyorum.şimdiden allah razı olsun allahın selamı üzerinize olsun
Emre Bey allahın selameti ve rahmeti üzerinize olsun.
sizi ve caner hocayı takip ediyorum. tespitlerinizi delillere dayandırarak anlatmanız bizler açısından faydalı olduğu kanaatindeyim. Rabbim bu yolda yar ve yardımcınız olsun.
Müsadenizle beni yoran bir konu hakkında size bir sorum olacak.
evimde şuan 6 tane kuran meali var. (edip yüksel, ali bulaça, hakkı yılmaz, ahmet davutoğlu, yaşar nuri öztürk, mustafa islamoğlu) ne yazık ki şunu görüyorum hepside mealleri farklı yorumlamışlar. bazen ayetleri karşılaştırıyorum biri başka yazmış diğer başka yazmış. iş böyle olunca insan kime inanacağını bilmiyor. ve her seferinde karşılaştırma yapma imkanımda yok.
bana bu konuda ne önerirsiniz.
cevap yazabilirseniz memnun olurum.
Merhaba,
“İnsanlar uyurlar, ölünce uyanırlar” kitabınızı okuyorum, teşekkür ederim.
Dinlediğim bir dörtlüğü bu vesileyle paylaşmak istedim:
Yunus öldü deyu
Sâlâ verirler
Ölen hayvan imiş
Aşıklar ölmez
Selamin aleykum degerli kardesim Emre bey,
Oncelikle ALLAH yolundaki butun cabalarinizdan dolayi ALLAH sizden razi olsun.
Burdaki ucretsiz kitaplarla ilgili duyurunuz cok ilgimi cekti ve ilk defa boyle birseye rastladim. O yuzden bir yorum birakmak istedim.
Yasin suresinin 21. ayeti “Sizden bir ücret istemeyen, sizden hiç menfaat beklemeyen, dosdoğru yolda yürüyen bu kimselere uyun”.
Bana öyle geliyorki bu ayeti çogu insan gözardi ediyor, fakat ilk defa bu ayetide ciddiye ve dikkate alan bir kisiyle tanistim. Allah razi olsun.
Sizin bazi videolarinizi izledim ve bazi kitaplarinizi almaya karar verdim, kitap hali daha cok hosuma gidiyor. Ama pdf formatindada ucretsiz vermeniz cok hosuma gitti.
Allah yolunuzu acik etsin.
Selam ve Dua ile,
Levent
“Din neden gereklidir” kitabında “rasyonel” kelimesi, yerli yersiz, çok sık kullanılıyor. Bir yerde, ahlakın insan aklı ile uyumlu olmasından söz ediliyor. Şimdi, akıl başka bir şey, ahlak başka bir şey…Ahlak aklın mahsulü değildir…Sonra, “ideal ahlak” ne demek. Ahlak ahlaktır, ahlaki kaideler evrenseldir ve herkes “ahlak” denince aynı şeyi anlar, yani her insan Allah’ın kendilerinden ne istediğini aynı şekilde anlar….Kitapta kavramlar birbirine çok karıştırılıyor, argumanlar oldukça zayıf, çok gereksiz-basit ifadeler , ayrıntılar var. Kitapta, neredeyse “insan, çevresinin ürünüdür” anlamına gelen ifadeler var. O zaman insan hürriyeti nerede…insan hürriyeti yoksa ahlak da yok demektir…Çünkü, insanın hürriyeti varsa ahlaki davranışının anlamı vardır…vs.vs…Çok çok yüzeysel bir kitap…
Hud Suresi başlarken neden “de ki” cümlesi yok? Muhammed orada doğrudan kendisi Konuşuyor gibi
Allah sizden razı olsun.Hiçbir maddi çıkar gözetmeksizin bunu yaptığınız içinde Allah sizden razı olsun…Hakkınızı helal edin.Teşekkürler pdf’ler için. .
Merhaba.
“Kur’an’ı Kerim’deki Temel Emirler ve Yasaklar” adlı kitabınızı okudum, yararlandım.(10. Baskı) Allah razı olsun.
Ancak, “Dinde Fırkalara Ayrılmayın” başlığı altında konuyu açıklarken 186. sahifede “gerek dini gerekse sosyal hayat içindeki her türlü bölünmeye karşı olmayı” diye devam eden cümledeki “sosyal hayat” ta bölünmeye karşı olmayı anlamadım… Sosyal hayatta bölünme nasıl olur? Bu konuda zikrettiğiniz tüm ayetler din anlayışındaki, dinin esasını belirleyen ilkelerdeki bölünmeye karşı çıkıyor; mezhepçiliği yasaklıyor, tarikatlere karşı çıkıyor. Kur’an’ın gösterdiği şekilde sırati mustakim yolunda tek bir din anlayış hedefleniyor. Sosyal hayattan kastettiğiniz toplumların örflerine, adetlerine göre şekillenen hayat ise, Kur’an kendisiyle çelişmediği sürece örflere, adetlere karışmaz. Yaşamın pratiğine dönük muamelat alanındaki hükümler esnek ifadeler içerir. İnsana hareket alanı, irade akıl kullanma imkanı verir. Hatta Kur’an’da örflere atıf yapan bir çok ayet vardır. Ayrıca Kur’an’da “İsteseydim hepiniz tek ümmet olurdunuz, ama aranızdaki çekişme, rekabet devam edecek” mealinde bir ayet vardır. Buradan anlıyoruz ki, ümmet tek tip olmayacak, her kes ayni sosyal hayatı yaşamayacak. Kur’ân çerçevesinde, onun ilkeleriyle çelişmeden elbette bir çeşitlilik olacaktır. Aksi düşünce tek tip yoruma, stabiliteye, durgunluğa, geri kalmaya neden olur. Bu anlayışı siyasete yansıtırsak, siyasette farklılığa karşı çıkarsak sonu diktatörlük olur. Siyasiler de Kur’an’la çelişmeden, Kur’an’ın bu konuda bildirdiği ilkelerin nasıl daha etkin hayata yansıtılabileceği hususunda farklı alternatifler üretebilirler. Ez cümle, Kur’an’ın tek tip bir sosyal hayat emrettiği düşüncesine katılmıyorum.
Saygılar..
Haberturkteki programinizda kuranda olmadigini soyleyip bircok hak gercegi reddediyorsunuz
Bakin eger muslumansaniz ve namaz kiliyorsaniz bana cevap verebilirmisiniz ogle namazini kuranin hangi ayetine gore 4 rekat aksami 3 rekat sabahi 2 rekat kiliyorsunuz bunlari kuranin hangi ayetine gore uyguluyorsunuz.biz bunlari hz peygamberin hadislerinden ogrendik dimi.. Hadisi seriflere gore kabir azabi haktir munker nekir haktir afette olen muminler sehittir bunlarin tamami kutubi sitteede var bunlari sizde biliyorsunuz hadisleri reddetmenizi bir muhammediye yakistirmiyorum ..
İnsanlar uykudadır kitabınızı okuyorum, bir yerde, ölüm fikrinin bunalıma yol açabileceğine değinmişsiniz. bu konuda kısa ve öz bir şeyler yazacağım: 1. Her an ölebileceğini bilmek, insanı şimdiki ana sıkıştırır ve insanı, helal dairesinde doya doya yaşamaya zorlar. Tam yaşayan bir insanın da keşkesi, eksik kalan bir şeyi olmaz ve ölüme rahatça gidebilir. 2. Her an ölebileceğini bilmek, insanı ahlaklı olmaya zorlar. İnsan ahiretini mamur edecek, nurlandıracak amellere sarılır. 5 lira sadaka verdiyse 7 lira verir, 2rekat namaz kıldıysa 4 kılar vs. 3. ölüm, merhametli Allah’a kavuşmaktır. Bu üç fikri yan yana getirirsek ölüm fikri bir bunalım değil coşkuya dönüşür, hayata gaz veren bir parça olur. Okudunuz mu bilmem, Osho da, ölümün yaşamın hizmetinde olduğunu söyler. Mevlana bu yüzden ölüme, düğün günüm demiştir.
Not: Bu yazı, “bunalım” fikrinin bende oluşturduğu ilham üzerine yazıldı. Yazara bir eleştiri değildir, nacizane, konuya bir takviyedir…